Ani Ören Yeri’nde Tarih ve Kazı Çalışmaları Yeniden Canlanıyor
Ani Ören Yeri’nde tarih ve kazı çalışmaları yeniden başlıyor. Bu önemli arkeolojik kazılar, bölgenin zengin geçmişini gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Yer Alan Ani Ören Yeri’nde Kazı ve Koruma Çalışmaları Hızla Devam Ediyor
Türkiye’nin kuzeydoğusundaki Kars ilinde bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ani Ören Yeri, taşınmaz ve taşınır kalıntıların gün yüzüne çıkarılması amacıyla gerçekleştirilen kapsamlı kazı ve restorasyon faaliyetleriyle yeniden hayat buluyor. Bu yıl, toplamda 6 farklı noktada yürütülen kazı çalışmalarıyla, bölgenin zengin tarihine ışık tutuluyor.
Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve hem Orta Asya hem de Ön Asya ile Kafkaslar arasındaki önemli bir geçiş noktası olan Ani, tarihi boyunca Bagratlı Hanedanlığı, Bizans İmparatorluğu, Büyük Selçuklu Devleti, Gürcü Krallığı, Moğollar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Osmanlı Devleti gibi pek çok farklı gücün egemenliğinde kalmıştır. Ayrıca, bölge hem Hristiyan hem de Müslüman toplumların birlikte yaşadığı çok kültürlü bir yaşam alanı olmuştur.
Bu zengin tarihi mirasın korunması ve gün yüzüne çıkarılması amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanı sıra Kafkas Üniversitesi’nin işbirliğiyle yürütülen kazı faaliyetleri, uzmanlar, arkeologlar, mimarlar ve restorasyon uzmanlarından oluşan 130 kişilik bir ekiple sürdürülmektedir. Bu çalışmalar, bölgedeki tarihî yapıların ve eserlerin detaylı incelenerek, yeni buluntuların ortaya çıkarılmasını hedeflemektedir.
Selçuklu Dönemi Mimarisinin İzleri Gün Yüzüne Çıkıyor
Özellikle Selçuklu dönemine ait konutların ortaya çıkarılması ve korunması, kazı çalışmalarının önemli odak noktalarından biri olmuştur. Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bu yılki kazı sezonumuz nisan ayı başından itibaren başladı ve 31 Aralık’a kadar devam edecek. Çalışmalarımız yoğun bir tempoda sürerken, farklı üniversitelerden pek çok bilim insanı ve öğrenci de katılım sağlıyor.” dedi.
Arslan, çalışmaların 6 farklı alanda sürdüğünü ve özellikle Selçuklu Konutları’nın gün yüzüne çıkarılmaya devam edildiğini belirtti. Ayrıca, Anadolu’nun ilk camisi olan Ulu Cami‘nin (Ebu’l Menuçehr Camisi) batısında büyük bir konut mahallesinin varlığı üzerinde duruluyor. 2019 yılından beri devam eden bu bölgedeki kazılar, bölgenin Selçuklu sivil mimarisine dair önemli örnekler sunuyor.
İşlek Ticaret Yolları ve Tarihi Çarşılar Gün Yüzüne Çıkıyor
Arslan, ayrıca Selçuklu Çarşısı üzerinde yürütülen çalışmalar hakkında şunları söyledi: “Çarşıda iki etap halinde kazı ve koruma çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Elde ettiğimiz veriler, Ani’nin tam ortasındaki Aslanlı Kapı’dan Ani Ulu Cami’ye uzanan ana aksın, bölgenin ekonomik yaşamında merkezi bir rol oynadığını gösteriyor. Burada, atölye ve satış mağazası tarzında düzenlenmiş, Selçuklu dönemine ait ticari mekanlar ortaya çıkarılıyor.”
Bir diğer önemli alan ise, 2021 yılından beri kazı çalışmalarının devam ettiği Selçuklu Mezarlığı. Fethiye Camisi’nin yaklaşık 30 metre güneybatısında bulunan bu alan, Anadolu’daki ilk Türk-İslam mezarlığı olarak kabul ediliyor. Bu bölgede, sekizgen gövdeye sahip kümbet kalıntıları ve sandukalı mezarlar gün yüzüne çıkarılmaktadır.
Koruma ve Restorasyon Çalışmalarıyla Tarih Yaşatılıyor
Arslan, bölgedeki koruma ve restorasyon faaliyetleri hakkında şunları dile getirdi: “Toprak altında kalan ve kazılarla ortaya çıkarılan mimari eserlerin korunması, uzun ömürlü hale getirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için yoğun çaba sarf ediliyor. Kazı sonrası, taşınır nitelikteki buluntular laboratuvarlarda uzmanlar tarafından restore edilerek, uygun bulunanlar Kars Müzesi’nde sergilenmek üzere teslim ediliyor.”
Bu kapsamda, taş ve pişmiş toprak, cam, kemik gibi farklı materyaller üzerinde detaylı restorasyon çalışmaları yapılıyor. Ayrıca, kazı evimizdeki ekipler, tüm bu kalıntıların konservasyonu ve korunması için çalışmalarını sürdürüyor.
Geleceğe Taşınan Tarih ve Kültür
Yürütülen tüm bu çalışmalar, Ani Ören Yeri’nin zengin tarihsel mirasını koruma ve tanıtma misyonunu yerine getirmeyi amaçlıyor. Kazı ve restorasyon faaliyetleriyle, bölgenin kültürel dokusu güçlendirilirken, turizm açısından da önemli bir cazibe merkezi haline getiriliyor.