Analist, Altın Yatırımcılarını Uyardı: Bunlara Bakın!
Analist Altın Yatırımcılarını Uyarıyor: Hangi risklere dikkat edilmeli? Bunlara bakın ve kararlarınızı sağlam temellere oturtun.
ABD dolarında güçlenmenin yeni bir ivme kazanması ve tahvil getirilerinin artması, altın için olumlu bir rüzgar yaratıyor. Ancak piyasa stratejistleri, yatırımcıların hisse senedi piyasalarını da göz ardı etmemesi gerektiğini belirtiyorlar. Dünya Altın Konseyi baş piyasa stratejisti John Reade, bir röportajda ABD hisselerinin günlük olarak rekor seviyelere ulaştığı dönemlerde altının temellerini bulmanın zorlaştığını ifade etti.
Reade: Kriptokoin.com olarak da aktarıldığı üzere, Temmuz ayında ABD Çalışma Bakanlığı 943.000 iş yaratıldığını açıkladı ve cuma günü ABD hisse senedi piyasaları yeni bir rekor kırdı. Aynı anda işsizlik oranı Haziran’da %5,9’dan %5,4’e geriledi; ücretler ise Temmuz’da beklenenden daha hızlı yükseldi. S&P 500, gün içindeki hareket içinde yaklaşık %0,17 artışla 4.436 puanda işlem gördü. Ancak Aralık altın vadeli işlemleri, gün içinde yaklaşık %2,5 düşüşle ons başına 1.762,20 dolardan işlem gördü.
Reade: Altının değer kaybetmesine şaşırmadım
Reade, mevcut koşullarda işgücü piyasasının güçlü kalmasının altının cuma günkü yaklaşık 50 dolarlık kaybını da sürpriz yapmadığını söyledi. Ancak yatırımcıların altının uzun vadeli potansiyeline odaklanmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı. Oranlar hâlâ çok düşük dedi ve Fed’in faiz oranlarını artırdıktan sonra dahi bu seviyelerin daha da düşük kalabileceğini belirtti. Uzun vadede devlet borç stokunun yüksek kalacağına da işaret eden Reade, bilanço boyutunun büyük kalacağını ifade etti.
Reade ayrıca COVID-19 salgını sonrasında ortaya çıkan sağlık krizinin etkilerinin, küresel ekonomide zayıf bir büyüme ve enflasyon baskılarının sürebileceğini gösterdiğini söyledi. «Son sıkılaştırma döngüsünün ardından küresel ekonomi, yüksek faiz oranlarını tolere edebilme kapasitesini sınırladı ve bu durum altın için uzun vadede olumlu bir ortam yaratıyor» diye ekledi. Gelecek açısından, küresel ekonominin daha düşük büyüme ile daha yüksek enflasyon arasındaki dengenin altına olan talebin destekleyebileceğini ifade etti.