Altın Piyasasında Faiz Oranları ve Enflasyon Etkisi

Altın Piyasasında Son Gelişmeler: Faiz Oranları ve Enflasyon Çekişmesi

Altın piyasası, yükselen faiz oranları ve enflasyon arasındaki zorlu bir dengeyi sürdürmeye devam ediyor. Ancak, fiyatlar haftayı 1.850 dolar seviyesinin üzerinde kapatarak önemli bir direnç noktasını aşmayı başardı. Bu durum, analistlere göre momentumun yükseliş yönünde kayabileceği anlamına geliyor.

“Altın, tam olarak olması gerekeni yapıyor”

Kriptokoin.com’dan aldığımız bilgilere göre, altın fiyatları son üç haftadır 1.850 dolara yakın bir seviyede dalgalanıyor. Cuma günkü yoğun satış baskısının ardından, fiyatlar destek seviyesinden güç buldu ve 1.825 doların hemen üzerine çıkarak değerli metalde dramatik bir toparlanma yaşandı. Ağustos ayı altın vadeli işlemleri, en son 1.876,50 dolardan işlem gördü ve bu da %1,5’lik bir kazançla haftayı kapattığını gösteriyor. Geçen hafta açıklanan beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verileri piyasalarda hayal kırıklığı yarattı ve bazı analistlere göre bu durum, altın için yeni bir yükseliş ivmesi sağladı.

Hisse senedi piyasalarında yaşanan zayıflık da altının güvenli liman olarak cazibesini artırıyor. RJO Futures kıdemli piyasa analisti Bob Haberkorn, bu durumu şu sözlerle değerlendiriyor:

“Altın tam olarak olması gerekeni yapıyor. Yatırımcılar bir kez daha altına enflasyon riskinden korunma ve güvenli liman varlığı olarak bakıyorlar.”

Bob Haberkorn: “Bu ortamda, gerçekten altını istersiniz”

Cuma günü ABD Çalışma Bakanlığı, Tüketici Fiyat Endeksi’nin Mayıs ayında yıllık %8,6 artış gösterdiğini açıkladı. Bu veri, genel piyasa hissiyatının negatife dönmesine neden oldu. Artan gıda ve enerji fiyatları, tüketici fiyatlarının 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşmasına yol açtı. Cuma sabahı, Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi de 50 yılın en düşük seviyesi olan 50,2’ye düştüğünü duyurdu. Tüketicilerin önümüzdeki 12 ayda enflasyonun %5,4 artmasını beklediği belirtildi. Bob Haberkorn, hisse senetlerindeki satışlar ve altın rallisi hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Piyasa, Federal Rezerv’in enflasyonu dizginlemek için yapabileceği hiçbir şey olmadığını anladı. Fed’in faiz oranlarını yükseltmeye devam etmesi olası. Ancak, bu oranlar hiçbir yerde enflasyonu karşılayacak kadar yüksek olmayacak. Bu ortamda, gerçekten istediğiniz altındır.”

Saxo Bank Emtia Stratejisi Başkanı Ole Hansen: “Bu zamana kadar altına karışmak istemiyorum”

Momentum şu anda altın boğalarını destekliyor. Ancak piyasalar, Fed’in gelecek hafta faiz oranlarını 50 baz puan artırmasını bekliyor. Bu bağlamda, altın piyasası hala zorlu rüzgarlarla karşı karşıya. Ole Hansen, piyasa faiz oranlarının ne kadar yükseleceğini anlamaya çalıştığını ve şu anda tarafsız bir duruş sergilediğini ifade ediyor. Hansen, şu şekilde açıklıyor:

“Şu anda yatırımcılar piyasanın hangi yöne gideceğini bilmiyor. 1.875 doların üzerinde sürekli bir hareket görene kadar altına karışmak istemiyorum.”

Bart Melek: “Yükselen faiz oranları, altın için hala negatif”

TD Securities Emtia Stratejisi Başkanı Bart Melek, altın fiyatlarının önümüzdeki hafta 1.850 doların altına düşebileceğini öngörüyor. Bunun nedeninin Fed’in para politikası toplantısına bağlı olduğunu belirtiyor. Kısa vadede yükselen faiz oranlarının altın için hala olumsuz bir etki yarattığını vurgulayan Melek, Fed’in enflasyonu ehlileştirmeye ne kadar kararlı olacağı konusunda şüpheleri olduğunu da ekliyor. Bu nedenle Fed’in ekonomiyi resesyona itme riskini göze alıp almayacağı sorusu gündemde kalmaya devam ediyor. Melek, Fed’in faiz oranlarını artırmasını bekliyor, ancak uzun vadede altının değer kazanacağına inanıyor ve şöyle diyor:

“Fed, enflasyonu kontrol altına almak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır değil.”

Gelecek Hafta Tüketim Verilerine Dikkat!

Piyasalar, enflasyonu yakından takip etmeye devam ediyor. Analistler ve ekonomistler, gelecek hafta ABD perakende satışlarına odaklanmış durumda. Bu bağlamda, yatırımcıların tüketim rakamlarına dikkat etmeleri gerektiği vurgulanıyor. Enflasyonun tüketici üzerindeki olumsuz etkisinin devam etmesi bekleniyor. Ole Hansen, daha zayıf tüketimlerin düşük ekonomik büyümeye yol açabileceğini ifade ediyor. Ekonomistler, güçlü bir işgücü piyasası ve artan tasarrufların bu yıl boyunca tüketicileri desteklemeye yardımcı olduğunu belirtiyor. Ancak, azalan satın alma gücü nedeniyle tasarrufların düştüğü de bir gerçek. Yüksek fiyatlar, reel gelirler üzerinde baskı oluşturuyor. Ekonominin bu alanındaki fazla tedarik, özellikle gelecekteki mal harcamaları üzerinde olumsuz bir etki yaratacaktır. CIBC’deki ekonomistler, yüksek faiz oranlarının yılın ikinci yarısında toplam tüketim artışının yavaşlamasına yol açacağını öngörüyor. Özellikle büyük bilet kalemlerine olan talebin ve konutla ilgili harcamaların kısıtlanmasının bu durumu etkileyebileceğini vurguluyorlar.