DOLAR 32,3032
EURO 34,7682
ALTIN 2.410,31
BIST 10.267,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
25°C
Parçalı Bulutlu
Çar 19°C
Per 17°C
Cum 17°C
Cts 20°C

Alaçatı’nın gizli hazinesi

26.07.2018
A+
A-
1 / 30

Kendine ‘gezgin’ diyenlerin bir dönem mutlaka gidip, fotoğrafının olduğu Delikli Koy’a gitmeye karar verirdim. Delikli Koy’un son zamanlarda en çok fotoğrafı çekilen yer olma olasılığı çok yüksek. Özellikle şu sıralar yeni evlenecek çiftlerin dış mekan için gelip sürekli fotoğraf çektirdiği yer konumunda… Atladım arabama düştüm Delikli Koy yoluna… Dönerken de Alaçatı’nın sokaklarında gezintiye çıktım. Şu sıralar buraların tam zamanı. İşte size güzel bir hafta sonu önerisi…

Fotoğraflar: Bahar Gündoğdu, Alamy, Ahmet Buğra Tokmakoğlu

2 / 30

Bir dönem Delik Koy’da fotoğrafınız yoksa blogger sayılmazdınız. Alaçatı’ya 16 km uzaklıktaki bu gizli cennete birkaç hafta içinde tam üç kez gittim.

3 / 30

İlkinde gider biraz denize girerim birkaç fotoğraf çekerim ve yoluma devam ederim diye düşünmüştüm. Fotoğraf: Ahmet Buğra Tokmakoğlu

4 / 30

Alaçatı’dan sonra sahil boyunca ine çıka kıvrıla kıvrıla bu koya ulaşıyorsunuz.

5 / 30

Alaçatı’dan buraya dolmuşların çalıştığını söylediler ya da taksiyle geliyorlarmış. Ben kendi aracımla gittim. Bir tepeden aşağıdaki manzarayı seyrettim. Doyumsuzdu. İlk aşağıya indiğimde birilerine sordum ve Delikli Koy’un iki girişi olduğunu öğrendim.

6 / 30

Asıl Delikli Koy biraz daha ilerideymiş ama tepeden aşağıya inen yol çok bozukmuş. “Genelde arabaları yukarıda bırakıyorlar” diyor. Yere yakın araçlar çok zorlanıyormuş.

7 / 30

Sahil boyunca yürüyerek oraya ulaşabileceğimi öğrenince işi riske atmıyorum. Bakir bir koy olduğunu bildiğim için yanıma para bile almıyorum. Benim indiğim ağaçlıklı tarafta gençler kamp yapıyor.

8 / 30

Çok özeniyorum. Bir sürü de köpek var. Sahil boyunca yürüyerek kısa sürede meşhur Delikli Koy‘a ve Delikli Taş’a ulaşıyorum.

9 / 30

Delikli Koy‘a adını veren denize uzanan bembeyaz kayaların içindeki tünel gibi bir delik. Bu kayalar ve delik bu iki koyu birbirinden ayırıyor. Fotoğraf: Ahmet Buğra Tokmakoğlu

10 / 30

İlk gittiğimde kayaların üstünden çok zor bir şekilde o tarafa geçiyorlardı. İkinci gittiğimde kayalardan aşağıya bir merdiven koymuşlar. Herkes rahat rahat geçiyordu.

11 / 30

İki gidişimin arası iki hafta sadece. Hatta arabayı bıraktığım diğer koya ve buraya seyyar tuvaletler konmuştu. O kadar insan var ki, çok isabetli karar olmuş. Hatta belediye gelip çöpleri topluyor. Delikli Koy’da hummalı bir fotoğraf trafiği var.

12 / 30

Resmen kuyruğa girmeniz gerekiyor. Sahile havlumu atıp ben de fotoğraf işine başlıyorum. Bakıyorum işitme engelli bir çift fotoğraf için bir hayli uğraşıyor. “O zaman fotoğrafımı onların çekmesi lazım” deyip rica ediyorum. Birbirinden güzel fotoğraflar çekiyorlar.

13 / 30

Ben erken gelip kayaların üstünde dolanıp sonra plaja sermiştim ya havlumu, meğer burada kıymetli olan o kayanın tepesiymiş.

14 / 30

Tüm gençler sandalyesini kapıp gelmiş. Kayanın üstü hiç boş kalmıyor. Ben de ilk fırsatta kayalarda kendime bir yer buluyorum. Gençler öyle güzel eğleniyorlar ki…

15 / 30

Açmışlar müziklerini dans ediyorla. İstanbul’un Caddebostan’ı gibi. Çok hoşuma gidiyor. Sadece birkaç saat geçirir giderim dediğim Delikli Koy‘da canım bir türlü gitmek istemiyor.

16 / 30

Koyda çok sevimli bir karavan var. Anadol arabasından inen bir kişi karavanı açıyor. Meğer içecek satıyormuş. Yiyecek satmıyor. Yanıma para, yiyecek, su hiçbir şey almadım.

17 / 30

Mısırcısından tut midyecisine kadar geliyor ama param yok. Arabaya gitmeye de üşeniyorum. Yanınıza mutlaka yiyecek, içecek bir şeyler alın.

18 / 30

Delikli Taş’da gün boyu fotoğraf trafiği hiç bitmiyor. Denizin arka tarafı da bembeyaz kayalarla dolu. Orası da fotoğraf alanı… Sonraki gidişlerimde o kadar çok gelin geliyor ki. Kafanızı nereye çevirseniz bir dış çekime denk geliyorsunuz.

19 / 30

En son Delikli Taş’da gelinlikle suyun içine giren bir çift de görüyoruz. Ben kendimi fotoğraf delisi sanırdım… Delikli Taş’ın arkasında suyun içinde bir mağara var. Yüzerek içine girince dışarıya bağlantısı da var. Oraya girip yüzmek ve mağaradaki masmavi suyu görmek beni çok mutlu ediyor. Genelde herkes saat beş gibi dönüşe geçer ve sahilde bir ben kalırım. Burada akşam oldukça kalabalık artıyor. Anladığım kadarıyla işten çıkanlar yiyeceğini içeceğini alıp burada alıyor soluğu. Orada tanıştığım bir İzmirli “Biz beğenip de gelmezdik buraya, çok popüler oldu sonradan” diyor.

20 / 30

Akşam gün batarken canım hiç gitmek istemese de toparlanıyorum ve sahilden yürüyerek arabanın olduğu koya yürüyorum. Bir minibüste köfte ekmek satan bir aile var. Şirin oğulları devamlı koyu dolaşıyor. “Köfte ayran- köfte ayran” diye bağırıyor. Açlıktan ölmeden önce 15 lira verip aç kurtlar gibi saldırıyorum. Sonraki gidişlerimde bu köfte ekmek minibüsü de yoktu.

21 / 30

Bu taraflarda hep bir rüzgâr var. O rüzgâr yukarıdaki beyaz kayaların tozunu toprağını üstünüze estirebiliyor. Bir sonraki gidişimde bayağı toza bulandım. Demedi demeyin. Denizi biraz taşlık. Yanınızda bir deniz ayakkabısı götürmeniz de fayda var. Bir maskeniz olursa denizin dibini seyretmek de keyifli. Özellikle Delikli Taş’ın dibindeki görüntü çok efsane. Küçük kırmızı balıklar yüzüyordu ben gittiğimde.

22 / 30

Biraz mavi, biraz beyaz ve bir tutam begonvil
Sonraki gidişlerimde Alaçatı’ya gidip bir şeyler yiyorum. 15 dakikada Alaçatı’dayım çünkü. O kadar yakın.

23 / 30

Alaçatı’ya gitmişken de harika sokaklarını, harika evlerini geziyorum. Beyazla mavinin ve huzurun fotoğrafını çekebilirsiniz.

24 / 30

Mavi kapılara dolanmış fuşya begonvillere hayran hayran bakabilirsiniz. Alaçatı sokakları açık hava meyhanesi gibi.

25 / 30

Sokaklarda sıra sıra zevkle döşenmiş masalar sizi bekliyor. Alaçatı son zamanlarda bir hayli popüler. Fiyatları da diğer yerlere göre yüksek haliyle. Bir arkadaşım bana hayret etmiş.

26 / 30

“Herkes Alaçatı’ya gece gider. Sen gündüz gittin gezdin” diye. Ben o sokakları görmeye ve fotoğraf çekmeye gittim. Gece o fotoğraflar çıkmıyor. Gecesini de yaşamak isterdim ama bu sefer olmadı.

27 / 30

Bir sonraya kaldı. Alaçatı’nın adını ilk ‘Ferhunde Hanımlar’ dizisinde duymuştuk. O zamanlar bir köydü. Şimdi pahalı bir tatil beldemiz artık.

28 / 30

En güzel giysilerin giyilip sokaklarında dolaşıldığı, en pahalı meyhanelerde sabahlandığı bir yer oldu.

29 / 30

Meraklısı çok. Bense kalabalıklardan uzak dingin yerler arıyorum ama bu Alaçatı’nın enfes sokaklarını sevmeyeceğim anlamına gelmiyor.

30 / 30

Beyaz ve mavinin en güzel aşkına tanıklık etmeden yoluna nasıl devam eder insan. www.nerdesinbahar.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.