Akkuyu NGS ve Türkiye’nin Net Sıfır Hedefine Uyum: İklim Kanunu’nun Stratejik Etkileri
Akkuyu NGS ve Türkiye’nin Net Sıfır hedefiyle uyum: İklim Kanunu’nun stratejik etkilerini analiz eden kapsamlı bir bakış.
TBMM’de onaylanan İklim Kanunu’nun Türkiye’nin enerji ve çevre politikalarını şekillendirmede kritik bir rol üstlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Demirak, Akkuyu NGS’nin bu dönüşümde merkezi bir hedef olduğuna dikkat çekti. Emisyonları düşürmeye yönelik bu düzenlemeler, karbon nötr enerji kaynaklarını önceliklendirme yönünde adımlar atıyor ve yenilenebilir enerjiyle birlikte nükleer enerjinin de ülkenin Paris Anlaşması taahhütlerini yerine getirmede vazgeçilmez olduğunu ifade ediyor.
Demirak, İklim Kanunu’nun Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefiyle uyum içinde olduğunu belirterek, Akkuyu NGS’nin bu hedeflerle birebir örtüştüğünü dile getirdi. Tam kapasiteyle çalıştığında yılda yaklaşık 35 milyon ton karbondioksit emisyonunun önleneceğini söyleyen Demirak’a göre, bu rakam ülke elektrik sektöründen kaynaklanan toplam emisyonların yaklaşık %7–8 oranında azaltılmasını sağlayacak. Ayrıca fosil yakıtlı termik santrallerinin yol açtığı partikül madde, SOx ve NOx gibi kirleticilerin azalması, bölge ve Türkiye genelindeki hava kalitesinin iyileştirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Nükleer enerji, dönüşümün anahtarı olarak nitelendirilen Akkuyu NGS’nin yalnızca çevresel etkileriyle sınırlı kalmadığı, aynı zamanda ekonomik ve teknolojik dönüşüm için de ciddi bir itici güç olduğu vurgulandı. İnşaat ve mühendislikten otomasyon ve kontrol sistemlerine kadar pek çok alanda know-how transferi sağlayarak yan sanayinin gelişimine katkıda bulunacak olan bu proje, Mersin’i tesislerin ötesinde Türkiye’nin nükleer AR-GE merkezi haline getirme potansiyeli taşıyor.
Enerji dönüşümünü sürdürülebilirlikten ödün vermeden hızlandırmak adına TBMM’de kabul edilen İklim Kanunu ile Enerji ve Madencilik Kanunu’nun birleşik etkisi, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini daha da pekiştiriyor. Dr. Ramazan Özkan ise düzenlemelerin net sıfır emisyon hedefi ve yeşil büyümeyi destekleyen kapsamlı bir yol haritası sunduğunu belirterek, enerji verimliliği, elektrifikasyon ve temiz teknolojilerin önemi üzerinde durdu. Bu yaklaşım, devlet ve özel sektör için ortak bir sorumluluk olarak sunuluyor ve iklim değişikliğiyle mücadelede belirleyici bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Akkuyu NGS’nin sürdürülebilirlik ve teknoloji merkezi niteliği Dr. Özkan, nükleer yatırımın sadece enerji üretimini değil, doğal ekosistemleri koruyan ileri güvenlik sistemleri ve çevresel izleme teknolojileriyle de uyumlu olduğunu ifade etti. Türkiye’nin enerji portföyünü çeşitlendiren bu yatırım, karbonsuz enerji üretimini ve teknolojik gelişimi desteklerken, bölgede güneş ve rüzgar yatırımlarının da doğal çeşitlilik gözetilerek planlandığını hatırlattı. Böylece Türkiye, daha temiz, daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir enerji geleceğine doğru ilerliyor.