Aileler ve Çocuklar: Şeker Tüketimini Dengede Tutmanın Stratejileri
Aileler ve çocuklar için şeker tüketimini dengede tutmanın pratik stratejileri ve faydalarıyla sağlıklı beslenme yolculuğunuzu destekleyin.
Çocukların işlenmiş şekerli gıdaları tüketimi konusunda ebeveynler arasında farklı yaklaşımlar görülüyor. Bazı aileler, dondurma dahil olmak üzere yapay şeker içeren hiçbir şeyi çocuklarına yedirmeyecek kadar katı davranışlar sergileyebiliyor. Diğerleri ise ilerleyen yaşlarda bu sınırlamaların aşılabileceğini düşünerek, ana öğünlerden önce bile tatlı tüketimine izin verebiliyor.
BBC News Türkçe uzmanlarının değerlendirmelerine göre, çocukların beslenmesinde ailenin yönlendirmesi kritik rol oynuyor. Hayatlarının ilk bin gününde şeker tüketimini sınırlamanın, ileriki yaşlarda görülebilecek birçok sağlık sorununu önleyebileceği belirtiliyor. Prof. Dr. Olcay Evliyaoğlu, çocukların bebeklikten itibaren eve girmediği sürece işlenmiş şekerli gıdalardan haberdar olmayacaklarını ifade ediyor.
Üç yaşından itibaren çocukların bağımsızlık kazanmasıyla birlikte, ailelerin nasıl bir strateji izlemesi gerektiği üzerine uzmanlar görüşlerini paylaşıyor. Aileler çocuklara müdahale etmeli mi, nasıl? sorusu üzerinde durulurken, erken yaşlarda şeker tüketiminin tip 2 diyabet ve yüksek tansiyon gibi hastalıklarla ilişkili olduğu vurgulanıyor. Ayrıca obezite riski ile de bağlantı kuruluyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Olcay Evliyaoğlu, çoğu paketli gıdada sadece şekerin sorun olmadığını, boya ve katkı maddelerinin de zararlarına işaret ediyor.
Gıda sosyolojisi alanında araştırmalar yapan Bayreuth Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tina Bartelmeß ise, “Her şey serbest” yaklaşımının çocukları şekerli ürünlere karşı savunmasız bıraktığını belirtiyor. Dengeli bir yaklaşım, hem sağlıklı seçimler yapmayı teşvik eder hem de çocuklara karar verme konusunda özerklik tanır. Böyle bir denge, ergenlik ve yetişkinlik boyunca öz düzenlemenin gelişmesini destekler.
Yaş gruplarına göre yaklaşım konusunda da görüşler paylaşılıyor. ABD’den Tadeja Gracner, kreş ve ilkokul öncesi dönemde çocukların ne yediğini izleyebilmenin, dengeli beslenme ve uzun vadeli sağlık için kritik olduğunu ifade ediyor. Bartelmeß ise erken çocukluk ile orta çocukluk dönemlerinde ebeveyn etkisinin daha belirgin olduğunu, akran baskısının ise ergenlikte rol oynamaya başladığını belirtiyor. Ailelerin davranışı ve tutumları, çocukların yeme alışkanlıklarını uzun vadede şekillendiriyor.
Teşvik edici sohbetler ile çocukların sağlıklı beslenmesini desteklemek mümkün. Bartelmeß, korku yerine denge ve yiyeceklerden keyif almayı vurgulamanın daha olumlu sonuçlar doğurduğunu söylüyor. Enerji ihtiyaçları ve sağlığın nedenleri konusunda açık açıklamalar yapmak, çocukları farklı yiyeceklerin hissettirdiği etkileri keşfetmeye yönlendiriyor. Evde yiyecekleri hazırlamak ve çeşitli seçenekler sunmak, “ne yememeleri gerektiği” şeklinde kısıtlayıcı dersler vermekten daha etkili görünüyor.
Sağlıklı seçimleri kolaylaştıran politikalar da ebeveynlerin işini hafifletebilir. Meyve suları, aromalı sütler ve bebek mamaları gibi ürünlerde şeker tüketimini azaltacak çabalar, ebeveynlerin üzerinde bıraktığı baskıyı azaltabilir. Gracner, tüm sorumluluğu ailelere yüklemek yerine, toplum düzeyinde alınacak önlemlerin önemini vurguluyor: ambalaj uyarılarının netleşmesi, içerik iyileştirmeleri ve günlük bazda şeker tüketiminin kontrollü tutulması için esneklik öneriliyor. Ayrıca, arada bir tüketilen doğum günü pastası gibi seçeneklerle dengeli bir yaklaşım savunuluyor.