Dönüş Kervanı Kampanyası: Göçmenlerin Memleket Hasreti
Dönüş Kervanı Kampanyası ile göçmenlerin memleket hasretine son verin. Birlikte eski günlere dönüş yolculuğuna çıkalım!
Yerel sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle hayata geçirilen “Dönüş Kervanı” kampanyası kapsamında, uzun yıllar süren zorunlu göç, askeri operasyonlar ve yoğun saldırılar nedeniyle memleketlerinden uzakta kalan siviller, artık köylerine geri dönmeye başlıyor. Suriye’nin kuzeyinde, özellikle Atme kamplarında yaşayan göçmen aileler, 10 yılı aşkın bir süre boyunca uzak kaldıkları Hama’nın kuzey kırsalına dönüş yapmanın mutluluğunu yaşıyor.
Siviller, köylerinin bombardıman nedeniyle yıkık halde olmasına rağmen, evlerinin enkazı üzerine çadır kurarak yaşam mücadelesine devam ediyorlar. Hama kırsalındaki köyüne dönen Kasım el-Kasım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “14 yıl boyunca çadırlarda zorlu bir yaşam sürdürdük. Geri dönüş sevinçimizi tarif etmekte zorlanıyoruz.” ifadelerini kullandı. Ancak sevinçlerinin buruk olduğunu belirten Kasım, “Geri döndüğümüz köyümüz harabe halde. Oturulabilir evler, altyapı, okul ve sağlık merkezleri yok.” dedi.
Kasım, hükümet ve insani yardım kuruluşlarına çağrıda bulunarak, “Altyapının yeniden inşa edilmesi ve oturulabilir durumda olan binaların onarılması için acilen harekete geçilmeli. Köyümüz yüzde 90 oranında yıkılmış durumda.” diye konuştu. Kasım el-Kasım, halkın yeniden hayata tutunabilmesi için ciddi bir desteğe ihtiyaçları olduğunu vurguladı.
Köyüne dönen Abdullah Süleyman ise, “10 yıl boyunca kamplarda yaşadık. Gurbetin zorluklarından fazlasıyla yorulduk. Vatanımıza döndük, çünkü kendi toprağımızda bir çadır kurmak her şeyden daha iyi.” ifadelerini kullandı. Süleyman, geri dönüş sürecindeki duygularını şu sözlerle dile getirdi: “Evim tamamen yıkılmış durumda ama bu, sadece benim değil, herkesin yaşadığı bir durum. Şehrin neredeyse tamamı harabe olmuş. Ben de ülkeme, kendi evimi ve şehrimi yeniden inşa etmek için döndüm.”
Özetle, bu dönüşler, sadece fiziksel bir geri dönüş değil, aynı zamanda umut ve yeniden inşa etme arzusunun da bir sembolüdür. Göçmen ailelerin, kendi topraklarına olan bağlılıkları ve bu topraklarda yeni bir hayat kurma isteği, hayata tutunma çabalarının bir göstergesidir.