24 yıllık araştırma dünyaca bilinen tıp dergisinde yayımlandı; aşı karşıtlarına yanıt oldu
24 yıllık araştırma, dünyaca tanınan tıp dergisinde yayımlandı; aşı karşıtlarına güçlü yanıtlar sunuyor. Güncel ve güvenilir bilimsel bilgiler burada.
İzlenmiş en kapsamlı ve uzun süreli araştırmalardan biri olan Danimarka kökenli çalışma, çocukluk çağında gerçekleştirilen aşılara ilişkin tartışmaları bilimsel verilerle net bir şekilde aydınlatıyor. 1997’den 2020 yılına kadar takip edilen 1 milyon 255 bin çocuğun sağlık verileri, aşıların içerdiği alüminyum maddesi ile çeşitli hastalıklar arasındaki ilişkiyi detaylıca inceliyor. Bu büyük ölçekli kohort çalışması, aşı karşıtlarının yıllardır dile getirdiği alüminyumun toksik etkileri ve otizm, alerji gibi hastalıklarla bağlantısı iddialarını bilimsel temellere dayandırmadan çürütmeyi amaçlıyor.
Özellikle Annals of Internal Medicine dergisinde 15 Temmuz 2025 tarihinde yayımlanan bu araştırma, çocuklukta uygulanan aşıların herhangi bir sağlık riski taşımadığını bir kez daha ortaya koydu. Çalışma, aşıların içerdiği alüminyum miktarının, çocukların yaşamı boyunca günlük olarak aldıkları yiyecek ve içeceklerde bulunan alüminyum miktarından kat kat az olduğunu açıkça gösteriyor. Ayrıca, vücutta birikmediği ve büyük çoğunluğunun 24-48 saat içinde idrar ve dışkı yoluyla atıldığı bilgisi de verilerle destekleniyor.
Çalışmanın Detayları ve Bulguları
Çalışmaya katılan çocukların yaklaşık %99’unun tek dozluk aşılara tabi tutulduğu ve ilk 2 yıl içinde yapılan aşıların, içerdiği alüminyum doza göre detaylı şekilde analiz edildiği belirtiliyor. Her bir aşı için alınan alüminyum miktarları karşılaştırılarak, dozlar arasındaki risk farkı da titizlikle incelendi. Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bu detayların, aşıların güvenliği konusunda elde edilen verilerin ne kadar güçlü ve ikna edici olduğunu vurguluyor.
Özellikle sosyoekonomik faktörler ve annenin sigara kullanımı gibi karıştırıcı faktörler, çalışma sırasında dikkatlice kontrol edilerek sonuçların bilimsel geçerliliği artırıldı. Bu sayede, çocuklarda otoimmün hastalıklar, alerjik rahatsızlıklar ve nörogelişimsel bozukluklar gibi alanlarda risk artışının olmadığını kesin olarak ortaya koydu.
Alüminyumun Güvenliği ve Günlük Alım Miktarları
Bilimsel araştırmalar, günlük içme suyu ve yiyeceklerde alınan alüminyum miktarının ortalama 7-10 mg civarında olduğunu gösteriyor. Buna karşılık, aşılar yoluyla alınan toplam alüminyum miktarının ise çok daha düşük seviyelerde olduğu belirleniyor. Örneğin, ilk 6 ayda bir çocuk, yaklaşık 4.4 mg alüminyum alırken, aynı dönemde hazır mama tüketimiyle bu miktar 38 mg’a ulaşabiliyor. Bu veriler, aşıların içeriğindeki alüminyumun bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla kullanılan adjuvanlar olduğunu ve vücutta birikmediğini net biçimde ortaya koyuyor.
Çalışma, farklı dozlarda (0,1 mg, 1-2 mg, 2-5 mg) alüminyum içeren aşıların sağlık üzerinde farklı riskler taşımadığını da kanıtlıyor. Ayrıca, vücuttaki alüminyumun çoğunlukla 24-48 saat içinde atıldığı ve uzun vadeli birikme riskinin bulunmadığı bilimsel verilerle destekleniyor.
Uzun Süreli ve Güvenilir Bilimsel Kanıtlar
Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bu çalışmanın, çocukluk çağı aşılarının güvenliği konusunda elde edilen en güçlü ve en kapsamlı kanıt olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Daha önceki klinik çalışmalar, çocukluk aşılarının güvenli olduğunu defalarca göstermişti. Ancak bu yeni çalışma, uzun süreli ve büyük ölçekli olmasıyla, güvenilirliği daha da pekiştirdi.”
İlk 2 Yılda Uygulanan Aşılar ve Etkileri
Çalışma, özellikle ilk iki yılda yapılan aşıların, içerdiği alüminyum miktarına göre detaylı şekilde analiz edilmesini sağladı. Bu sayede, farklı dozlardaki aşıların, çocukların sağlık riskleriyle ilişkisi olup olmadığı net biçimde ortaya kondu. Prof. Dr. Yavuz, bu detayların, bilimsel veriler açısından çok değerli olduğunu vurguluyor.
Sonuçlar, aşıların içeriğindeki alüminyumun, çocuklarda herhangi bir sağlık riski taşımadığını ve uzun vadede olumsuz etkiler yaratmadığını tekrar kanıtladı. Bu çalışmalar, aşıların güvenli olduğunu gösteren bilimsel temel üzerine inşa edilerek, aşı karşıtlarının yanlış bilgilendirmelerine karşı güçlü bir cevap niteliği taşıyor.
Aşı Karşıtlarının Motivasyonları ve Toplumsal Etkileri
Günümüzde, özellikle pandemi sonrası artan aşı karşıtlığı, toplumda aşılamalara karşı bir direnç oluşturdu. Bu bağlamda, Prof. Dr. Yavuz, aşı karşıtı olarak kendilerini tanımlayan küçük bir grubun, sosyal medyada yüksek sesle konuştuğunu belirtiyor. Ancak, bu grupların asıl amacının, bitkisel ürünler ve sağlıklı yaşam koçluğu gibi ticari çıkarlar olduğunu vurguluyor. “Bu kişiler, para kazanmak ve kendi çıkarlarını korumak için yanlış bilgiler yaymaya devam ediyorlar”.
Bilimsel verilerin, bu tür dezenformasyonlara karşı en güçlü silah olduğunu hatırlatan Yavuz, toplumun doğru bilgiye ulaşması için bu çalışmaların ve bilimsel kanıtların yaygınlaştırılmasının önemini vurguluyor. “Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarıyla, çocuklarını koruyan ailelerin kaygılarını giderip, güvenli aşı uygulamalarını teşvik etmeliyiz”.
Kişisel Deneyim ve Güvenlik Yaklaşımı
Prof. Dr. Yavuz, kişisel olarak da kendi kızına tüm aşılarını eksiksiz yaptırdığını belirtiyor. “Ben, kendi kızım için, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği aşı takvimine uygun bütün aşıları zamanında ve düzenli olarak yaptırdım. Hatta, bilimsel olarak kanıtlanmış diğer aşıları da, örneğin HPV aşısını, kendi isteğimle ve güvenle uyguladım”.
Bu yaklaşım, aşıların güvenliği ve etkinliği konusunda kişisel bir inanç ve sorumluluk duygusunu da yansıtıyor. Sonuç olarak, bilimsel veriler, aşıların çocuk sağlığı için en güvenli ve etkili yöntem olduğunu tekrar hatırlatıyor ve bu güvenilirliği sağlamaya devam ediyor.