Yeni başlayanlar için Afrika’da safari
Sabahın en erken saatlerinin kendine has serinliği, sonsuz bir düzlük, karşımızda gölgesi kendisine yaramayan ağaçlar… Beş büyüğün izinde günler geçirmek üzere Masaai Mara Milli Koruma Alanı’ndayım. Dürbünüm her an elimde ama 20 yılı aşkındır safari rehberliği yapan şoförümüz Peter, her türlü canlıyı çıplak gözlerle daha iyi tespit ediyor. Akbabalar, babunlar, zebralar; zürafalar, aslanlar, filler; timsahlar, çitalar, hipopotamlar… Günlerim, belgesellerde izlemeye alışkın olduğum sahnelerin gözlerimin önünden bir bir akmasıyla geçiyor. Afrika’da safari yapmak bir ömür boyu hatırlanacak deneyimlerle eve döndürüyor.
Deneyimi ömürlük ama organizasyonu çetrefilli. Değer mi? Hem de her bir anına! Peki bir tur hizmeti satın almadan safari seyahatine çıkmak istiyorsanız, kendi kendinize bu geziyi nasıl organize edebilirsiniz? İşte, yeni başlayanlar için adım adım safari planlama kılavuzu!
class=’cf’>
Uçuş süresine göre kıyaslanırsa Doğu Afrika’ya uçmak pahalı. Yüksek sezon olan temmuzda fiyatlar daha da artıyor. Ancak, bu rota üzerinde sık sık düzenlenen kampanyaları takip edebilir, bileti uçuş mili biriktirerek alabilir veya aktarmalı uçuşları tercih ederek uygun fiyata getirebilirsiniz. Türkiye’den bölgeye doğrudan ya da aktarmalı uçan havayolu şirketleri bulunuyor. Biz millerimizi kullanarak biletimizi bin lira dolaylarında kapattık.
Park seçimi
Kenya ve Tanzanya’da safari için uygun pek çok park bulunuyor. Canlı çeşitliliği de parka göre değişiyor. Büyük park, büyük canlılar demek. Öte yandan, birden fazla parkta safari yapmak da mümkün. Ayırdığınız süreye göre doğası ve barındırdığı canlılar bakımından farklı birden fazla parkı ziyaret edebilirsiniz. Kenya’da, genellikle savana (sonsuz düzlük anlamına geliyor) parkları ve içinde göl bulunan parkları birleştiriyorlar. Tanzanya’da ise krater gibi doğal oluşumları da görebileceğiniz parklar da bulunuyor.
Biz, Kenya’daki Lake Nakuru Milli Parkı’nda kuş türlerini ve göl hayvanlarını görmeyi, Maasai Mara’da ise Büyük Göç’e şahit olmayı ve “Büyük Beş” denen grubu görmeyi tercih ettik. Bu grubun içinde fil, leopar, aslan, bufalo ve gergedan bulunuyor. Bir tek leoparla karşılaşmadık ama onun yerine çita gördük.
Konaklama ve rehber seçimi
Eğer bütçe-konfor-kapsam ekseninde optimumu hedefliyorsanız hazırlığın en zorlu aşaması burada başlıyor. Öncelikle, parklara ancak lisanslı bir rehber eşliğinde girme izni var. Her acentenin arabaları, anlaşmalı otelleri ve rehberlerinin bilgi seviyesi de birbirinden farklı. Bu yüzden işe, gidilecek ülkenin resmi sayfalarında yer alan lisanslı acentelerle yazışmalar yürüterek başlamak gerekiyor.
Safariyi kendinize/grubunuza özel alabileceğiniz gibi, başka gruplarla birleştirerek masrafları da paylaşabilirsiniz. Fakat unutulmamalı ki safari, Swahili dilinde uzun yolculuk demek. Bu uzun yolculuk sırasında, bozuk olan yollar sebebiyle yerlilerin “Afrika masajı” dediği durumu deneyimliyorsunuz. Bu da grup üyelerinin midesini kötü etkileyebiliyor. Biz biraz fiyat farkı ödeyerek aracı bize özel kullanmak istedik. Ayrıca, hem fotoğraf çekimi için daha uygun olduğundan hem de hayvanlara yaklaşırken tedirgin olmayalım diye üzeri açılabilir 6 kişilik jeep tuttuk.
Konaklamaya gelince, kamplardan havuzlu lodgelara kadar bütçeye göre değişen seçenekler mevcut. Biz en başta kamp safarisinden yanaydık. Hem şehir hayatından bezmiş gezginler olarak doğanın ta kendisi olmak, yıldızlı Afrika göğü altında sessizliğe doymak istiyorduk. Hem de kamp safarileri diğerlerine göre daha uygun fiyatlıydı ve parkı terk etmek zorunda kalmayacaktık. Ancak kamp tecrübesi az olan bizler için Afrika zorluydu. Gece kamp alanları çok ıssızdı ve hayvanlar rahatlıkla yaklaşabiliyordu. Bu yüzden kamp sırasında ışık ve sese kesinlikle izin verilmiyordu. Bu yüzden bütçeyi biraz yükseltip “lüks çadır” opsiyonunda karar kıldık. Ancak, çadırın hallicesi olmasını beklediğimiz lüks çadır, üst düzey konforuyla bizi hayli şaşırttı ve sevindirdi.
Konakladığımız alanda odaların her birinin ayrı güvenlik görevlisi vardı ve sabaha kadar nöbetleşe odaların etrafında geziyorlardı. Buna rağmen, Nakuru Gölü yakınlarındaki konaklamamızda odamızı babunlar bastı ve yiyeceklerimizi çaldılar! Masaai Mara’da ise konakladığımız alanda geçmiş yıllarda leopara rastlanmıştı. Odamıza, leoparla karşılaşmamız durumunda yapmamız gerekenlerin yazılı olduğu bir not bırakmış, anahtarlıklarımıza da acil durumlarda çalmamız için düdük takmışlardı. Neyse ki, dikkatli olunmadığında oldukça tehlikeli olabilecek safari seyahatimizde maceralarımız hep babunlarla sınırlı kaldı. Zaten, dediklerine göre leoparlar çok utangaç canlılarmış. Yalnızca leoparla karşılaşırsak koşmamamız lazımmış ki takip etme güdüsünü dürtmeyelim!
Vize ve aşılar
Kenya vizesi online olarak başvurulup ertesi gün alınabilir. Tanzanya vizesine ise kapıda başvurulabiliyor. Seyahat için zorunlu tutulan bir aşı yok. Ancak biz, hem haziran-temmuz ayları menenjit kuşağında olduğu için hem de bunu bir tür seyahat yatırımı olarak görerek aşı olduk. Seyahat Sağlığı Merkezlerinde bu ve benzeri gerekli aşıları ücretsiz olarak yaptırabilirsiniz. Dilerseniz, seyahatinizi kapsayan bir sıtma ilacını da yine bu merkezlerden ücretsiz olarak edinebilirsiniz.
Son büyük tavsiye
Eğer benim aksime seyahat etmek için geniş zamanlarınız varsa, yapabileceğiniz en iyi şey Nairobi’ye erken giderek birkaç gün orada kalmanız olur. Böylece etraftaki yerli acentaları keşfedebilirsiniz. Orada olduğunuz süre boyunca gezginlerle tanışıp kendi grubunuzu da kurabilir ve seyahatinizi çok daha uygun fiyata getirebilirsiniz. Benim vaktim kısıtlı olduğu için bu imkânı değerlendiremedim ama uçakta tanıştığım, tek başına seyahat eden bir gezginle birkaç gün sonra safari esnasında şans eseri yeniden karşılaştım. O, aynen böyle yapmıştı.