Muharrem Ayı ve Âşûrâ Günü: Kardeşlik, Direnç ve Umut Üzerine

Geçmişin derslerini geleceğe taşıyarak, Muharrem ayının manevî önemini ve Âşûrâ gününün özünü bir kez daha hatırlarız. Peygamber Efendimiz (s.a.s) hürmete layık bir ruhla anılırken, Hz. Hüseyin Efendimiz ve onurlu şehitlerimizin hadisesi bizlere adalet, vefâ ve dayanışma ihtiyacını hatırlatır. İnsanı insan yapan değerlerin korunması için hürmeti, affı, merhameti ve beraberliği rehber edinmeliyiz.

Allah’ın ipine sıkı sıkıya sarılmak ve tefrika oluşturan sözlerden sakınmak gerektiğini yeniden vurguluyoruz. Hep birlikte hareket etmenin gücüyle, kin ve hasetten arınmış bir toplum oluşturmayı amaçlıyoruz; kardeşlik ve iyilik üzerinde birleşmek dünyevi ayrılıklara meydan okumaktır.

Birlikte ilim, bilim ve teknolojiyle güçlenmeyi hedeflemek, aynı zamanda manevi değerlerimize sahip çıkarak kutsallarımıza saygı duymak anlamına gelir. Çevremizdeki fitne ve fesadıyla mücadele etmek için uyanık olmalıyız. Müminler olarak, Peygamberimizin Sünnet-i Seniyye’sine sıkıca sarılarak ahlakı merkeze koymalıyız. “Birbirinize karşı sevgi ve saygıyı sürdürün; ayrışmayın; kin beslemeyin.” hadisinin ışığında kardeşliğimizi güçlendirmek için çaba göstermeliyiz.

Düşmanlara karşı hazırlıklı olmak, barış içinde yaşayabilmemiz için gerekli olan kuvvet ve bilgiye sahip olmakla ilgili emri hatırda tutar. Bu süreçte toplum yararına çalışmak, adalet ve merhameti ön planda tutmak; hak ve hakikat uğrunda can verenleri anmak da bu hafta içindeki sorumluluklarımızdandır.

Küresel afetler ve orman yangınlarıyla mücadelede birlik olalım; doğaya ve topluma karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Yetkililerin uyarılarını dinleyelim, tedbirli davranalım. Hutbemizi Enfâl suresinin mealiyle bitirirken, Allah’a ve Resûlüne itaat ve biriDiğimizle çekişmeyelim düsturunu hatırlayalım: sabır ve umutla hareket edenler, zorlukların üstesinden gelebilirler.