Lodosun İstanbul’a Dair Hikayesi: Rüzgar, Duman ve Sağlık
Lodos’un İstanbul’a dair hikayesi: rüzgar, duman ve sağlık üzerine büyülü bir yolculuk.
İstanbul kıyılarında lodos rüzgarı estiğinde, çer-çöp arasından değerli eşyalar arayan insanların varlığına dair eski sohbetler sürer. Lodosçuluk diye anılan bu inanış, bazılarına göre Bizans dönemine dek uzanır. Deniz tarihçisi Ali Rıza İşipek, lodos sırasında kıyıya inenlerin rijit kıyı kıyıya bakıp ellerindeki aletlerle değerli şeyler bulup bulmadıklarını kontrol ettiklerini anlatıyor. Şehrin her yerinde, 200-300 kişilik bir grupla yürüyen bir meslek olarak görülen bu faaliyetler, çoğunlukla bölgeye ait ve aileden gelen bir gelenek halini almış durumda. Artık lodostan esen rüzgârlar öğütlerimize söz geçiremese de, bu rüzgârın etkileri İstanbul’un hayatında hâlâ kendini hissettiriyor.
Yakın günlerde de lodostan esen rüzgar beklenirken, BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Habertürk TV Meteoroloji Mühendisi Hüseyin Öztel, mevcut durumu şöyle özetliyor: “Şu anda lodostan esen rüzgar İstanbul’da. Cuma gününe doğru biraz güçlenecek, ancak şiddetli bir fırtınaya dönüşmesini beklemiyoruz.” Marmara Denizi’ndeki bazı seferlerin iptali ihtimali ve hava aksaklıklarına karşı dikkatli olunması gerektiğini ekliyor.

Lodosun nasıl işlediğini mercek altına almak gerekirse, güneybatıdan gelen bu rüzgar Orta Akdeniz üzerinden alçak basınçla birleşerek ısıtıcı bir hava getirir. Türkiye’nin özellikle Batı kıyılarını etkileyen bu akış, Malta, İtalya ve Yunanistan’ın güneyinden kaynaklanır ve ilk karşılaştığı alanlar Akdeniz, Ege ve Marmara olur. Ayrıca “Lodos gözü yaşlıdır” sözünün anlamını da bu durum açıklar: yağmur, rüzgarın ardından gelebilir.
Rüzgârın etkileri çok yönlü olarak değerlendirildiğinde, Lodostan esen rüzgarın deniz ulaşımında dalgalanmalara ve rüzgarın yönüne bağlı olarak uçuşlarda aksamaya yol açabildiğini görüyoruz. Adil Tek’in ifade ettiği gibi saatte 62 kilometreyi aşan rüzgarlar fırtına olarak değerlendirilebilir ve bu durum özellikle gemi bordasındaki kuvvetli rüzgarlar için risk taşır. Bir pistli havaalanında da rüzgarın yönü ve kuvveti, kalkış veya inişlerde operasyonları etkileyebilir; bu nedenle pist sayılarının artırılması yönünde tedbirler alınıyor.
Bunca hareketin arkasında baca gazı ve hava kalitesi konuları da önemli. Sıcak bir lodos atmosferinde bacalardan çıkan gazlar daha yüksek bir şekilde yükselir ve bu durum bazı gecelerde hava kalitesini olumsuz etkileyebilir. Hava sıcak olduğunda oluşan bu etkiden dolayı, ilgili bölgelerde baca gazı zehirlenmeleri gibi riskler konuşulur.
Toz ve toprak taşıyan rüzgarlar sayesinde lodosta hava sapsarı tonlara bürünebilir; özellikle alerji ve solunum yolu hastalıkları olanlar için bu ciddi bir uyarıdır. Uzmanlar, lodostan etkilenildiğinde mümkünse evde kalmayı, dışarı çıkarken maske kullanmayı ve ilaç düzenini korumayı önerir. Ancak lodosun etkisi aynı zamanda havayı temizleme yönüyle de bilinir; kırık parçaların ve tozun çöktüğü yağmurlarla çamurlar temizlenir, bu da çevre için bazı faydalar doğurur.
Baş ağrıları ve meteoroloji konusuna gelince, lodosla birlikte baş ağrılarının, eklem ve diz ağrılarının arttığına dair gözlemler yaygındır. Meteoropati ve meteorosensitivite gibi terimler, bu değişimlerin fiziksel ve ruhsal etkilerini tanımlamada kullanılır. Hipotalamus gibi beyin bölgelerinin tepkileriyle ağrı eşiğinin düşebileceği, endorfin düzeylerinin etkilenebileceği belirtilir. Egzersiz, sağlıklı beslenme, uyku ve bol su tüketimi bu etkileri azaltabilir. Kapalı havalarda ise ruhsal durumun daha baskın hale geldiği gözlenir; bu yüzden moral bozucu günlerde alternatif aktivitelerle denge kurmak faydalı olabilir.