LADA Diyabeti: Yetişkinlerde Gizli Olan Otoimmün Diyabetin Farkında Olunması
LADA diyabeti hakkında farkındalık yaratın: yetişkinlerde gizli otoimmün diyabeti erken tanı ve etkili yönetimle önleyin.
İç hastalıkları bölümünden Doç. Dr. Mustafa Temizel, Dünya Diyabet Günü nedeniyle diyabetin pek çok yönünü ele alırken, hastalığın yalnızca bilinen tiplerine odaklanılmaması gerektiğini vurguluyor. LADA olarak adlandırılan Latent Autoimmune Diabetes in Adults adıyla bilinen bu formun, yetişkinlerde karşılaşılan tip 1.5 diyabet olarak da anıldığını belirtiyor.
Toplumun çoğu, tip 1 ve tip 2 diyabeti hakkında bilgi sahibi olsa da, LADA’nın da önemli bir sağlık konusu olduğuna dikkati çekiliyor. Temizel, LADA’nın yetişkinlerde görülen diyabet vakalarının yaklaşık %3 ile %12’sini oluşturduğunu ifade ederek, bu durumu tanımakta karşılaşılan güçlüklerden söz ediyor.
Benzer belirtiler gösterse de hastalığın tanısında farklılıklar olabilir. Ağız kuruluğu, aşırı su içme, sık idrara çıkma, yorgunluk, kilo kaybı, ellere ve ayaklara giden uyuşma, yara iyileşmesinin yavaşlaması ve bulanık görme gibi yakınmalar, tipten bağımsız olarak görülebilir. Doç. Temizel, bazı tip 2 diyabet hastalarının aslında LADA taşıyıcısı olabileceğini vurguluyor; bazı çalışmalar, tip 2 teşhisi konulan kişilerin yaklaşık %14’ünde LADA saptandığını gösteriyor.
LADA’nın otoimmün mekanizması tip 1’e benzer, ancak ilerlemesi daha yavaş ve çoğunlukla 30 yaşın üzerinde ortaya çıkar. Bu nedenle “gizli diyabet” olarak adlandırılır.
Erken insülin tedavisi LADA’da komplikasyon riskini azaltır. Tip 2 için uzun süre ağızdan tedavilerin yaygın olması durumunda, LADA’daki hastalarda başlangıçta tablet tedavileri denenebilir; ancak birkaç ay içinde bu tedavi yetersizleşir ve insülin tedavisine başlamak gerekir. Doğru tanı konmadığında beta hücre rezervi hızla tükenebilir ve nöropati gibi komplikasyonlar artabilir. Ancak erken müdahale ile mikrovasküler hastalık riskinde kayda değer bir azalma görülebilir.
Tanıya yardımcı laboratuvar testleri LADA için kritik öneme sahiptir. Otoantikorlar (Anti-GAD, IAA, ICA gibi) varlığı otoimmün diyabetin işaretidir ve en az bir antikorun pozitif olması tanıya katkı sağlar. Ayrıca C-peptid ölçümü pankreasta insülin üretim kapasitesini gösterir; zamanla düşüş gösteren bu değer, insülin tedavisinin gerektiğini düşündürür. Yine hasta vücut tipi, kolesterol ve genel metabolik profil de LADA ihtimalini yönlendirebilir. Özellikle ince yapılı yetişkinlerde LADA daha sık görülür.
Hedefler ve tedavi yaklaşımı LADA için netleşmiş bir tedavi algoritması olmasa da ana amaç; kan şekeri kontrolünü sağlamak ve pankreastaki beta hücrelerini korumaktır. Erken tanı, düzenli takip ve hastaya özel tedavi planları, sürecin temel taşlarıdır. Tedavi sadece kan şekeri değerlerini normale döndürmeyi değil, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı ve mevcut insülin üretim kapasitesini korumayı hedefler. Bu nedenle hastaların düzenli kontrol, uygun beslenme ve egzersiz programlarına uyum göstermesi, gerektiğinde zamanında insülin tedavisine geçilmesi hayati öneme sahiptir.