Türkiye’nin Diplomatik İlerleyişi: Bölgesel Barış ve Ekonomik Entegrasyon İçin Yeni Aşama

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın değerlendirmeleri, Türkiye’nin dış politika çizgisine ilişkin yüksek bir takdir payı içeriyor. Kararlı ve sessiz bir diplomasinin bölgedeki çatışmasız ilerlemelere katkıda bulunduğunu ifade eden Barrack, geçmişte adeta duvarlarla ayrılan bölgelerde köprüler kurma becerisini vurguladı.

Trump-Şara zirvesinin ardından sürdürülen tartışmalarda, karşılıklı etkileşimin artırılması ve Suriyeli halk için yeniden doğuş umudunun pekiştirilmesi gerektiği ortak bir inanç olarak ortaya çıktı. Barrack, bu görüşmenin Orta Doğu’nun yakın tarihindeki dönüm noktalarından biri olduğunu belirtti.

Siyaseten ve Ekonomik Adımların Değerlendirilmesi Barrack, Şara’nın DEAŞ’a karşı uluslararası koalisyona katılım konusundaki kararlılığını işaret ederek, bunun Suriye’nin terör kaynağına karşı mücadelesinin ortaklaşa sürdürülmesini simgelediğini söyledi. Ayrıca Sezar Yasası yaptırımlarının kaldırılması için ABD Kongresi’ne çağrı yapmak gerektiğini vurguladı.

ABD-Türkiye-Suriye Üçlü Çerçevesi açısından zirvenin ardından yapılan üçlü görüşmede, çerçevenin bir sonraki aşamasının belirlendiği kaydedildi. Barrack, bu yeni dönemin SDG’nin Suriye ekonomisine entegrasyonu, savunma ve sivil altyapının güçlendirilmesi, Türkiye-Suriye-İsrail ilişkilerinin yeniden yapılandırılması, İsrail-Hamas arasındaki ateşkesin ilerletilmesi ve Lübnan sınır sorunlarının ele alınması gibi unsurları kapsadığını ifade etti.

Diploİmasıdaki Röl Türkiye’nin bu süreçte sergilediği sessiz ve kararlı tutumun bir kez daha takdir topladığını vurguladı. Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Suriye’yi kapsayan genişletilmiş ittifakının bölgeyi kapsayan barış sürecine yönelik destekleyici ve yenilikçi bir yaklaşım olarak görüldüğünü belirtti.

Bölgesel İş Birliği ve Gelecek Planları Çerçeve, bölgedeki istikrarı güçlendirmeyi ve diplomatik kanalları çalıştırmayı hedefliyor. Barrack, ekonomik entegrasyonun, sınır sorunlarının çözümünün ve bölgesel barış süreçlerinin ilerletilmesinin ana hedefler arasında olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu süreçte arabuluculuk ve istikrar sağlayıcı rol üstlendiğini belirtti.