Güven Hastanesi’nde prostat kanserinin erken tanısında yeni yöntem

GÜVEN Hastanesi Üroloji Kliniği, yüksek çözünürlükte Mikro Ultrasonografi eşliğinde Transperineal Prostat Biyopsi yöntemiyle prostat kanserinin erken tanısında hem yüksek doğruluk sağlıyor hem de hastaya konforlu bir deneyim sunuyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Altuğ Tuncel, bu yeni yaklaşımın prostat içindeki şüpheli kanser oluşumlarına doğrudan ulaşma imkanı verdiğini belirterek, “Bu yöntem sayesinde prostatta şüpheli alanlar daha hassas şekilde tespit edilebiliyor” dedi.

Transperineal biyopsi, perine bölgesinden uygulanır ve geleneksel transrektal biyopsiye göre enfeksiyon riskini belirgin biçimde azaltır. Rektum yoluyla yapılan biyopsilerde oluşabilecek üriner enfeksiyonların önüne geçilmesi ve biyopsi sonrası sürecin güvenli bir şekilde ilerlemesi bu yöntemin avantajları arasındadır.

Prof. Dr. Tuncel, prostat kanserinin erken evrede teşhis edilmesinin tedavi başarısını doğrudan etkilediğini vurguluyor. Bu nedenle risk grubundaki hastalar için erken tanının büyük önem taşıdığını söylüyor. Prostat kanserinin her zaman klinik olarak belirti vermediğini söyleyen Tuncel, yaş ve PSA değerleri üzerinden riskli durumlar tespit edilirse ileri tetkiklere geçildiğini aktarıyor. PSA değerindeki artış ve görüntüleme bulguları ile şüphe bulunan oluşumlar, biyopsiyle doğrulanıyor.

Tanı süreci, Multiparametrik MRG gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerinin sık kullanıldığı bir yaklaşım içerir. Şüpheli alanlar ortaya çıktığında hastaya biyopsi uygulanır. Ankara Güven Hastanesi’nde ise mikro ultrasonografi kullanılarak prostatın her bölgesi yüksek hassasiyetle incelenir ve şüpheli bölgeler hedeflenir. Gerekirse MR görüntüleriyle mikro ultrasonografisi eşleştiren (füzyon) biyopsi yapılabilir. Avrupa’da bu teknolojilerin bir arada veya bağımsız olarak kullanıldığı pek çok merkezde, mikro ultrasonografinin de tek başına şüpheli alanları tespit edebildiği gösterilmiştir.

Madrid’deki 40. Avrupa Üroloji Kongresi’nde, mikroultrasonografiyle şüpheli alanların tespitinin multiparametrik MR ile benzer oranlarda olduğu çok merkezli bir çalışma sunuldu. Transperineal biyopside, perine bölgesinden girilerek biyopsi alınması, transrektal biyopsiye göre idrar enfeksiyonu ve prostat iltihabı risklerini azaltır. Ayrıca bu yöntemde ağrı, kanama ve hastaların sosyal-iş yaşama dönüş süresi de daha hafiftir; hastalar aynı gün evlerine gönderilebilir. Ülkemizde mikro ultrasonografi eşliğinde prostat biyopsisinin 4 merkezde uygulandığı belirtilirken, bunlardan birinin de klinik olarak hizmet veren merkezlerden olduğu ifade edilmektedir.

Prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen kanser türüdür. Lokalize ve erken dönemde yakalanması durumunda hastalara cerrahi veya minimal invaziv tedavi seçenekleri sunulabilir. Ailesel prostat kanseri öyküsü olanlarda 40 yaşından, olmayanlarda ise 50 yaşından itibaren kontroller için üroloji kliniklerine başvurulması önerilir. Kontroller sırasında biyopsi gerekliliği doğarsa, merkezi yüksek teknolojiyle donatılmış olan ekipler bu işlemi konforlu şekilde yapmaktadır. Hastaların bu süreçten korkmamaları gerektiğini vurguluyoruz.