DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Sigorta Sektöründe İklim Değişikliği Riskleri ve Yeni Yaklaşımlar

Sigorta sektöründe iklim değişikliği riskleri ve yeni yaklaşımlar hakkında bilgi edinerek geleceğe hazırlanın. Güncel ve detaylı içerik burada.

30.07.2025
A+
A-

Sigorta ve Reasürans Brokerlığı alanında faaliyet gösteren IBS Sigorta ve Reasürans Brokerlığı’nın Üst Yöneticisi (CEO) Murat Çiftçi, iklim değişikliğinin giderek daha yüksek oranda dinamik ve öngörülemez hale gelmesinin, mevcut risk modellerini sürekli güncelleme ihtiyacını doğurduğunu vurguladı. Son dönemde dünya genelinde ve Türkiye’de yaşanan orman yangınları, aşırı sıcak havalar ve ani sel olaylarının artmasıyla birlikte iklim kaynaklı risklerin büyüklüğü ve çeşitliliği, sektörün stratejik planlamasında önemli bir yer tutmaya başladı.

Bu gelişmeler ışığında, iklim değişikliğinin sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve finansal riskleri de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Çiftçi, “Sigorta sektörü, artık iklim değişikliğinin yol açtığı riskleri doğru şekilde analiz edip, yeni çözümler geliştirmek zorunda. Bu noktada, risk modellerimizin sürekli revize edilmesi ve güncel verilerle beslenmesi hayati önem taşıyor,” dedi.

İklim Etkileri ve Bölgesel Risk Analizi

Çiftçi, Türkiye’de ve dünyada bölgesel olarak karşılaşılan farklı iklim risklerinden bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Ege ve Akdeniz bölgeleri, özellikle fırtına ve orman yangınları açısından risk altında. Karadeniz bölgesi ise sel ve heyelan tehlikesiyle mücadele ediyor. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde ise kuraklık ve dolu olaylarının artışını gözlemliyoruz. Küresel ölçekte ise Güney Asya ve ABD’nin güney eyaletleri, kasırga ve hortumlar nedeniyle yüksek risk seviyelerinde bulunuyor.”

Bu bölgesel ve küresel risk analizleri, sigorta şirketlerinin ve reasürörlerin ürün tasarımlarını şekillendiriyor, risk yönetimi stratejilerinde temel referanslar arasında yer alıyor. Ayrıca, büyük ölçekli reasürörler ve iklim odaklı yatırımcılar, politika ve ürün geliştirme süreçlerinde IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) senaryolarını temel almakta.

Yüksek Frekanslı ve Uygun Maliyetli Çözümler

Görüntü analiz teknolojilerinin gelişimiyle uydu, drone ve yapay zeka kullanımı yaygınlaşmakta. Çiftçi, özellikle geniş alanlı afetlerin hasar tespitinde bu teknolojilerin hız kazandırdığını vurguladı. Ayrıca, mobil hasar bildirimleri, blokzincir tabanlı teminat sistemleri ve akıllı sözleşmeler gibi yenilikler, işlemlerin şeffaflığını ve hızını artırıyor.

Çiftçi, “Risk modelleme sistemleri her geçen gün daha gelişmiş olsa da, iklim değişikliğinin dinamik ve öngörülemez etkileri, mevcut modellerin sürekli güncellenmesini zorunlu kılıyor. Sigorta sektörü, gerçek zamanlı iklim verilerini izleyen ve tahmine dayalı sistemlere yatırım yapıyor,” ifadelerini kullandı.

İklim Değişikliğine Bağlı Sigorta Çözümleri

Sigorta ürünleri de bu yeni gerçekliklere uyum sağlıyor. Çiftçi, mikro-sigorta modellerinin, özellikle tarım sektöründe ve küçük üreticilere yönelik yüksek frekanslı risklerde uygun maliyetli çözümler sunduğuna dikkat çekti. Parametrik sigorta ürünleri, iklim verilerine dayanarak hasar tespiti yerine veri eşiği bazlı teminat sağlıyor ve böylece işlemler daha hızlı ve daha şeffaf hale geliyor.

Özellikle, kuraklık, dolu, don gibi tarımsal risklere özel çözümler, inşaat sektöründe hava koşullarına bağlı iş gücü kaybı teminatları ve açık hava etkinliklerine yönelik iptal sigortaları gibi çok çeşitli poliçeler, sektörlerin iklim değişikliğine uyum sağlamalarına destek oluyor. Bu yeni sigorta anlayışında, ‘hasar sonrası ödeme’ yerine, ‘hasar öncesi direnç artırma’ yaklaşımı öne çıkıyor. Erken uyarı sistemleri, altyapı yatırımlarının finansmanı ve sürdürülebilir yapıların teşviki gibi önleyici tedbirler, poliçelerin önemli bir parçası haline geliyor.

Sürdürülebilirlik ve Raporlama Standartları

Çiftçi, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve ISSB (Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu) tarafından geliştirilmiş olan IFRS S2 standardının, sigorta sektörünün raporlama ve ürün geliştirme süreçlerinde dönüşüm sağladığını belirtti. Bu standartlar, şirketlerin sürdürülebilirlik performansını ve iklim risklerine karşı dayanıklılığını artırmaya yardımcı oluyor.

IBS olarak toplumun bilinçlenmesine büyük önem verdiklerini ifade eden Çiftçi, “Afet farkındalığını artırmak, iklim riski yönetimini yaygınlaştırmak ve doğru sigorta okuryazarlığını teşvik etmek, bizim temel hedeflerimiz arasında,” dedi. Ayrıca, iklim ve afetlere karşı bilinçlendirme içerikleri hazırlayarak, kamuoyunun ve sektörün bu konularda bilgi sahibi olmasını sağlıyorlar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.