Kayseri Hacılar’da Eşsiz Bir Meslek: Görme Engelli At Sürücüsü Cafer Günek ve Köroğlu’nun Hikayesi
Kayseri Hacılar’da görme engelli at sürücüsü Cafer Günek ve köroğlu’nun ilham verici hikayesi. Engelleri aşan başarı ve azim dolu yaşam öyküsü.
Kayseri’nin Hacılar ilçesinde yaşayan ve yaşamını at sürme sanatıyla sürdüren 50 yaşındaki Cafer Günek, gözleri görmeyen ve sevgiyle “Köroğlu” adını verdiği atıyla, Erciyes Dağı’nın yamaçlarındaki tarım alanlarını sürerek kendine özgü bir yaşam tarzı ortaya koyuyor. Bu eşsiz meslek, hem doğayla iç içe olmayı hem de geleneksel tarım yöntemlerini yaşatmayı sürdürüyor.
Erciyes Dağı’nın zorlu ve engebeli yamaçlarında yaşayan çiftçiler, özellikle yaz aylarında tarımsal faaliyetlerini yoğunlaştırıyor. Bu faaliyetler arasında en dikkat çekici olanı ise, Cafer Günek ve onun sadık dostu Köroğlu’nun, tarla ve bahçeleri sürerek geçimini sağlamasıdır. 38 yıldır bu mesleği sürdüren Günek, ailesinden gelen mirası büyük bir tutkuyla devam ettiriyor. Her yıl onlarca dönüm araziye, atının çektiği saban ile özenle işler ekler, toprağa hayat verir.
Günek’in bu eşsiz mesleği, onun hem yaşam biçimi hem de geçim kaynağıdır. Günlük yevmiyesi yaklaşık 4 bin lira olan Günek, bu gelirle çocuklarını eğitip, onlara iyi bir gelecek hazırlamayı başardı. Çocukları, veterinerlik ve sağlık alanında eğitim alırken, ailesinin bu geleneksel mesleğe olan bağlılığı da dikkat çekicidir.
Geleneksel Tarım ve Atın Önemi
Hacılar ilçesinde, makineleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte atların ve geleneksel tarım araçlarının kullanımı azalmış olsa da, Günek ve benzerleri bu alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Günek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Eskiden atlar ve öküzler, bağ ve bahçelerin vazgeçilmezleri idi. Şimdi ise makineler onların yerini aldı, ama biz atla çalışmaya devam ediyoruz,” diyerek geleneksel tarımın önemine vurgu yaptı.
At ve İnsan Arasındaki Bağ
Günek, gözleri doğuştan görmeyen atı Köroğlu’nun onun en büyük yardımcısı ve dostu olduğunu belirtiyor. “Köroğlu’na ‘kardeşim’ derim, onunla birlikte çalışmak bana büyük mutluluk veriyor,” diyen Günek, atın insanın en yakın dostu olduğunu söylüyor. Atın sevgiye ve ilgiye muhtaç olduğunu, onu sevdiğinde karşılık aldığını ifade ediyor. “At, gerçekten bir dosttur, en yakın arkadaşımızdır,” diyerek at sevgisini dile getiriyor.
Gelecek Nesillere Meslek ve Sevgi Aktarımı
Günek, günümüzde gençlerin bu mesleğin zahmetli ve yorucu olması nedeniyle ilgilenmediğine dikkat çekiyor. Ancak, at sevgisini ve geleneksel tarım yöntemlerini yaşatmaya kararlı olduğunu belirtiyor. Kış aylarında fabrikalarda çalışarak emekli olan Günek, emekliliğinde de atıyla birlikte doğa ile iç içe yaşayıp, sevgiyle bağ kurmayı sürdürüyor.
Günek’in yaşam hikayesi, geleneksel tarım ve hayvan sevgisinin güzel bir örneği olup, nesilden nesile aktarılan bir yaşam biçiminin devam ettiğini gösteriyor. Bu hikaye, hem doğa ile uyum içinde yaşamayı hem de sevgi ve sadakatle yürütülen geleneksel mesleklerin önemini ortaya koyuyor.