DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Cem Sancar’ın Sabah Yazısı: Gençlik, Vandalizm ve Sınıf Ayrımları Üzerine

Cem Sancar, gençlik, vandalizm ve sınıf ayrımları üzerine derin bir analiz sunuyor. Sabah yazısında toplumsal dinamikleri keşfedin.

05.04.2025
A+
A-

Sabah Yazarı Cem Sancar’ın Yorumları Gündem Oldu

Sabah yazarı Cem Sancar‘ın, Saraçhane’de eylemde bulunan grupların paylaştığı mesajlar, sloganlar ve görüntüler üzerine yaptığı yorum sosyal medyada geniş yankı buldu. Sancar, CHP yönetiminin desteklediği gösterilerle ilgili eleştirilerinde şu ifadeleri kullandı: “Gezi’den bildiğimiz bir zıpçıktı, işporta malı bir Mevlevi külahı koymuş kafasına, suratında gaz maskesi, güler misin ağlar mısın hadisesi…

Adalet ve Suçlamalar Üzerine

BİZİM GENÇLER” başlığı altında Sancar, “Adam meşru müdafaadan tutuklu değil… Adam, hırsızlık, gasptan, yağmacılıktan ve rüşvetten suçlanıyor. Bu sebeplerden dolayı tutuklu. Neden tutuklu yargılanıyor? İfade edilen suç ağır ve yüz kızartıcı. Tamam, masumiyet karinesi amenna, ama kendi parti arkadaşlarının itiraflarıyla suçlandığı şey: Milletin makamını kullanarak organize hırsızlık. Bir kere bunda anlaşalım. Ayrıca, sokakta vandalizm yapan o güruha ‘Bizim Gençler’ diyerek Türkiye gençliğini kapsayan tanımlamalar kullanmayalım…” ifadelerini kullandı.

Vandalizm ve Sınıf Ayrımları

Sancar, devamında, “FİLİSTİN’DEKİ KATLİAMLARA SIRTINI DÖNENLER… Şehirde polise taş, balta, fişek atarak her türlü hırtapozluğu yapanlar, kutsal mekânların duvarlarına pisuar muamelesi çekenler, halkın büyük çoğunluğunca seçilerek başkan yapılan bir liderin hânesine (başka yerde edilse cinayet sebebi) cinsiyetçi küfürleri pervasızca edenler… Bunlar, Kemalist, endişeli modern dediğimiz, 15 Temmuz’da tankları alkışlayan, darbeleri durduran çıplak ayaklıları küçümseyen, Siyonizm’e tek laf etmeyen, Filistin’deki katliamlara sırtını dönen, kiliselere teşne camilere düşman dogmatik bir sınıfın çocuklarıdır.” dedi.

Geçmişin Etkisi

Bu grupların geçmişine de dikkat çeken Sancar, “Bunların ana babaları 19. asırda kalmış jakoben, baskıcı, astım kestimci, anti demokratik zihniyetlere sahip. Müslüman, Kürt ve Arap düşmanı bir balo faşizmi olabilir belki, ama bunlar, kendini Kızılderili katliamcısı Beyaz Adam zanneden devşirilmiş, sabit fikirli ve maalesef dağılmış benliklerdir.” diye ekledi.

İfade Özgürlüğü ve Zihin Yapıları

Sancar, bu sınıfın genel özellikleri hakkında da şunları söyledi: “İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KENDİSİNE BENZEMEYENLERİN SUSTURULMASI OLARAK ANLAYAN… Bu sınıf, TV dizisi Yalan Dünya’da kendini ifşa ettiği gibi, Müslümanların kapıcı, temizlikçi, işçi, bahçıvan olmasını sırıtarak kabul eder de iktidara gelip ülkeyi 23 yıl yönetmesine tahammül edemez. Hele dünyaya dobra bir üslup getirip takdir edilmesine kat’ı tahammül edemez.”

Vandalizmin Arka Planı

Sancar, “İşte o maskeli terelelliler bu sınıfın çocuklarıdırlar. Şımarık bir nevrotik, aşırı alkolden öfke krizi geçiren, telefon ekranından pörtlemiş hurda filozof, demokrasi nedir bilmeyen ama demokrasi diye bağıran, ifade özgürlüğünü kendine benzemeyenlerin susturulması olarak anlayan, Tomaların önünde okur gibi yaptığı kitapların tek bir cümlesinden habersiz, Boğaziçi’nde arpası bol gelmiş, ODTÜ’de akademik Ku Klux Klan… Bunlar, her şekilde düşünme yetisine uzak dokunaklı bir topluluktur.” şeklinde belirtti.

Türkiye Gençliğini Temsil Etmiyorlar

Sancar, “Bu şuursuz ayarsızlar ‘Bizim Gençlik’ diye tanımlanamazlar. Türkiye gençliğini temsil etmiyorlar çünkü…” diyerek vurguladı.

Gerçek Kutuplaştırıcılar

Sancar, “Bakmayın dinli-dinsiz Gladyo yazarlarının feryâdına, bakmayın Kuzey Kore liberali şaşkınların figânına… Birden ortaya çıkan İslam düşmanı hesap sorma söylemlerine bakmayın. Soygundan pay alanlar listesindeki gazeteci bozuntularının çığlıklarına, döviz bürolarında ‘Yok biz iki delege gelelim toptan 750 alalım abi!’ videolarının eşliğinde partilerine başkan seçenlerin çaçaronluklarına… Bakmayın ve umursamayın.” dedi.

Panik İçinde Olmaları

“Gerçek kutuplaştırıcılar kimdir gördük çünkü, sararmış bir 28 Şubat muhtırasıydı o boykot listeleri… Zira büyük bir panik içindeler, bunu bilelim. Ki zaten sokak çağrısı yapanlar vandalizmi kontrol edemeyeceklerini anlayınca (Batı’da da terslenince) geri adım attılar. İftar verip işi bitirdiler. Bitirmek zorundaydılar…”

Gözlemler ve Düşünceler

Sancar, “Bir haftadır gözümüzün önünden geçenleri unutmayalım ama! Hafıza mühim haddizâtında: Gezi’den bildiğimiz bir zıpçıktı, işporta malı bir Mevlevi külahı koymuş kafasına, suratında gaz maskesi, güler misin ağlar mısın hadisesi…” diyerek geçmişe dair anılarını paylaştı.

Çarpık Zihinler ve Dijital Kültür

“Vücut geliştirme salonlarında aşırı steroid almaktan kafalar ‘dambıl’ iki eleman kalça kıvırarak fingirdek hareketlerdeler… İsyanda bunlar! Bütün ününü orada burada yayınlanan NÜ fotoğraflarından edinmiş, kendilerini ‘sanatçı’ zannedenlerin satışa çıkardıkları Saraçhane ‘kombinleri’ vardı bir de.”

Atatürk ve Gençlik

“Ya da Mercan Dede denen tuhaf metabolizmanın piyasaya sürdüğü o görüntü: Kızın biri ChatGPT’ye ‘Atatürk yanımızda olsaydı ne derdi’ diye sormuş. Yapay zımbırtı da buna, gençliğe hitabenin özetini yazmış. (Hepsini okuyamıyorlar çünkü) Kız onu seslendiriyor. Sesinde yorgan yatak bir mızırdanma. Arada ‘Ay çok duygulandım Atam, kusura bakma yaaani!’ diyor. ChatGPT’ye diyor, ‘Atam’ diye… ‘Ayol ne zeki ne yaratıcı bizim çocuklar’ dedikleri bu. Zekâ dedikleri bu işte.”

Dijital Dünyanın Etkileri

“Geç vakit bir akşam metro merdivenlerinde şirinlik muskası iki minik kız gördüm. Ellerindeki sarı kartona ‘ampulü patlat aşko’ yazmışlar, poz verip fotoğraf çekiyorlardı. ‘Ay’ dedi biri, ‘bunu mu koysam insta’ya, yoksa şunu mu?’ Kartonun arkasında da ‘gel de bizi al, alamazsın ki’ yazıyordu… Küçücük çocuklar. Çerçöp bir akıntının içinde savruluyor, bunu da bir sosyalleşme sanıyorlar, diye düşündüm. Hatayı kendimizde buldum ama! Nasıl olmuş da bu çocukları ‘Aşkoların Dandik Dijitaline’ esir etmiştik? Bütün bu saçmalık ta en başında, ‘maddi büyümeye’ kafayı fazla taktığımızda, İnsan Medeniyetini, o kafa çalıştıran kelimeleri küçümsediğimizde mi başlamıştı acaba?”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.