Santuri Sedat Anar ve Ailesinin Müzik Yolculuğu
Santuri Sedat Anar ve ailesinin müzik yolculuğuna tanık olun! Geleneksel Türk müziğinin derinliklerine inmeyi, aile bağlarının melodisini ve sanatçının hayat hikayesini keşfedin. Müzik dolu bir serüven sizi bekliyor!
Santuri Sedat Anar, eşi Damla ve kardeşi Selahattin Anar ile birlikte, yıllardır hem yurt içinde hem de yurt dışında verdikleri konserlerde aynı sahneyi paylaşıyorlar. Yaklaşık 15 yıldır santur çalan Sedat Anar, önce kardeşi Selahattin’i, ardından eşi Damla Gürkan Anar’ı sahneye teşvik ederek müzik yolculuklarına birlikte devam ettiler. Anar ailesinin her bireyi, kendi enstrümanıyla sahnede yer alıyor: Sedat santur (tokmakla çalınan, kanuna benzeyen bir telli çalgı), Selahattin hang drum (metal bir diskten oluşan ve çok katmanlı bir yapıya sahip müzik aleti) çalarken, Damla ise erbane (tef benzeri vurmalı çalgı) çalıyor. Ayrıca, TRT Müzik kanalında “Santurun Sesi” adlı programı icra ediyorlar.
Santuri Sedat Anar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçük yaşlardan itibaren müziğe olan ilgisini ve saz çalma tutkusunu dile getirdi. Üniversite yıllarında tanıştığı İranlı bir arkadaşının etkisiyle tarihi çok eski köklere sahip santura merak sardığını belirten Anar, tokmakla çalınan ve marjinal sesler çıkaran santurun dinleyiciyi ritmine kaptırdığını ifade etti. Birçok uluslararası festivale katıldıklarını ve 30 farklı ülkede konser verdiklerini vurgulayan Anar, bu süreçte yaşadıklarını şöyle özetledi:
- “Türkiye’de de konserler vermeye devam ediyoruz. İlk önce ben müzikle haşir neşir oldum. Sokak müzisyenliği yaptıktan sonra sahneye çıkmaya başladım. Sonra çok yetenekli olan kardeşim Selahattin’e erbane öğrettim. Şimdi, hang drum çalıyor ve Türkiye’de en iyi icra edenlerden biri.”
- “Birlikte sahne çalışmalarımızın yanı sıra albüm projelerimiz de var.” Selahattin, 2015’ten beri yanımda ve birlikte müzik yapıyoruz. Eşimin müzisyen olma hikayesi ise biraz onu zorlamamızla gerçekleşti. Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora yapıyordu; bu süreçte ‘sen de gelsen, bizle olsan’ dedik. O dönem Selahattin de bizimle yaşıyordu. Boş zamanlarımızda prova yaparak, birlikte konser yapma niyetiyle yola çıktık.”
Selahattin Anar: “Abim Hem Hocam”
Selahattin Anar (30), 10 yıldır ağabeyiyle birlikte müzik yaptığını ve bu deneyimin kendilerine önemli avantajlar sağladığını belirtti. Anar, “Birbirimizi iyi hissettiğimiz için ortaya çıkardığımız müziğin de daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bu, bize bir konfor alanı oluşturuyor; birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve sahnede neler yapabileceğimizi biliyoruz. Bu yüzden birlikte geliştirmeye çalışıyoruz. Abim benim aynı zamanda hocam; birçok şeyi ondan öğrendim. Bu yüzden onunla müzik yapmak benim için onur verici ve mutluluk kaynağı.” dedi.
Damla Gürkan Anar: “Müzik Ailemizin Bir Parçası”
Damla Gürkan Anar (36) ise, hiç aklından geçmeyen müziğe eşi sayesinde adım attığını paylaştı. Ailece müzik yapmanın kendilerine büyük avantaj sağladığını belirten Anar, “Sedat ile 8,5 yıldır evliyiz ve 7 yıldır birlikte sahneye çıkıyoruz. Normalde akademisyendim; eşimle doktora yaparken tanıştım. Müzisyen olmak aklımda yoktu, bunu planlamamıştım. Sedat’ın ve Selahattin’in teşvikiyle müziğe başladım, evde erbane öğrettiler ve yavaş yavaş sahneye çıkmaya başladım. Asıl işi sahnede öğrendim diyebilirim; çalmayı, eşlik etmeyi.” şeklinde konuştu.
Damla, ailesiyle birlikte sahneye çıkmanın kendisine mutluluk verdiğini ve kendisini rahat hissettiğini belirtti: “Çünkü biz aileyiz; birbirimizin dilinden, mimiklerimizden konuşmadan bile birbirimizi anlayabiliyoruz. Bu durumun avantajları çok büyük. Örneğin, hiç prova yapmadan sahneye çıkabiliyoruz ve hiç prova yapmadığımız bir şarkıyı bile sadece bakışarak veya mimiklerimizle işaret yaparak çalabiliyoruz. Bu, bizim için büyük bir rahatlık ve konfor.”
Anne Türkan Anar’ın Gururu
Anne Türkan Anar (63), çocuklarının hepsini aynı sahnede görmekten duyduğu gururu dile getirdi. Aile içinde müziğin bir bağ oluşturduğunu ve bu bağın onları daha da yakınlaştırdığını belirtti.
Kaynak: AA / Rauf Maltaş – Kültür Sanat Türkiye