Bursa’nın Depremselliği ve Dirençli Yapılar Konferansı
Bursa’nın Depremselliği ve Dirençli Yapılar Konferansı, kentimizin deprem risklerini ve dayanıklı yapıların önemini ele alıyor. Uzmanlarla bilgi paylaşımı ve çözüm önerileri için katılın, güvenli bir gelecek için birlikte çalışalım!
Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen “Bursa’nın Depremselliği ve Depreme Dirençli Osmangazi” başlıklı konferansa, ünlü jeofizikçi ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür konuşmacı olarak katıldı. Konferansa Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk ve birçok vatandaş da katıldı. Prof. Dr. Görür, Bursa’nın deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini vurgulayarak, sağlıklı yaşamın nasıl olabileceği ve şehrin depreme dirençli hale getirilmesi konusunda önemli bilgiler paylaştı.
Kimseyi jeofizikçi yapma amacında olmadığını belirten Görür, deprem gerçeğinin herkesin anlayabileceği bir dille anlatılması gerektiğini savundu. “Benim burada sağlıklı yaşayabilmem ve geleceğimi güvence altına alabilmem için neler yapmamız gerektiğini ve nasıl bir zihniyet değişikliği içine girmemiz gerektiğini anlatacağım. Eğer bu gerçeği kabul etmezsek, geleceğimiz her zaman problemli olacak demektir. Deprem anında ağlayacak, sevdiklerimizi toprağa vereceğiz. Bir sonraki deprem olana kadar bu acı devam edecek” dedi.
Depreme Dirençli Bursa Mümkün
Binlerce yıldır depremlerin yaşandığını ve bunun devam edeceğini hatırlatan Prof. Dr. Görür, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine de dikkat çekti. “Zannediyor musunuz ki Güneydoğu’da ilk kez bir deprem oldu ve 50-60 bin insan hayatını kaybetti? Bu yeni bir durum değil. Tarih boyunca insanlar bu tür felaketlerle karşılaştı ve aynı problem bir sonraki nesle taşındı. Bu, toplum olarak bir bilinç eksikliğidir. 11 ilde yaşayanlar, gerçek anlamda depremi bilmiyorlardı. Cumhuriyet sonrası bilim belirli bir seviyeye ulaşmıştı. Eğer bilimin gereğini yerine getirseydik, bu insanlar ölmeyecekti. Biz bu sorunu gelecekteki nesillere taşıyoruz. Bunu durdurmak için depreme dirençli binalar inşa etmemiz şart. Bursa’da bu kadar insan yaşıyor; bu riskli yaşamı sürdürmek yerine, o riskleri minimize edecek bir Bursa yaratmalıyız. Yurt dışında deprem sonrası insanlar hayatlarına devam ederken, bizde durum farklı. İki yıl geçti, hala yaralar sarılamadı. Bursa, yerel yönetimler sayesinde depreme dirençli bir şehir haline getirilebilir. Merkez hükümetin, belediyenin ve vatandaşın el ele vermesi gerekiyor. Bursa, kısa bir sürede depreme dirençli hale getirilebilir. Para, mühendis, yönetici var ama ne yazık ki bu konuda gerekli düşünce tarzı eksik” şeklinde konuştu.
Geçmişten Günümüze Deprem Stratejileri
Türkiye’de depremlere karşı 2011 yılına kadar bir strateji uygulanmadığını belirten Görür, şöyle devam etti: “Türkiye’nin 2011 yılına kadar deprem stratejisi; ‘Deprem üstten geliyor, bu bizim kaderimiz. Ölen ölür, kalan kalır. Devlet güçlüdür, sizi aç bırakmayız, çorba dağıtırız’ anlayışıydı. Geçici ve kalıcı konutlar yaparak deprem yaralarını sarmaya çalıştık. Bu, zavallı insanların kaderi değil. Kendi cehaletimizi ve bilim yoksunluğumuzu neslimiz ödüyor. Bu bir beka meselesidir. Cumhurbaşkanı 2011’den sonra, ‘Herhangi bir kentte deprem olmadan şehirleri dirençli hale getireceğiz’ demişti ve kentsel dönüşüm projeleri gündeme geldi. Ancak bu da çoğu zaman rantsal dönüşüm olarak uygulandı. İstanbul’u 25 yılda depreme dirençli hale getiremedik ama siz 10 yılda Bursa’yı bu hale getirebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu konuda yeterince potansiyeli var. Devletin ilgili birimleri Bursa’yı depreme hazırlamak için harekete geçerse, işin büyük bir kısmı tamamlanmış olur. Örneğin, Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne yazı yazılacak, ‘Bu güzergahın şu kısmı depremin en şiddetli olduğu yerden geçiyor. Burada risk var, incelenmeli’ denilecek.”
Kaçak Yapılar ve Sorumluluk
Kaçak yapılarla mücadelenin deprem güvenliği için kritik olduğunu vurgulayan Görür, “Olası bir depremde can kayıplarından tüm kamu kurum ve kuruluşları sorumlu tutulmalı. Belgeler toplanacak ve mahkemeye sunulacak. Bursa’daki okulların sayısı kayıt altına alınacak. Deprem eğitimleri verilecek ve bu süreç koordine edilecek. Bursa İl Milli Eğitim Müdürü’nün vereceği cevap, lehine veya aleyhine kullanılacak. Artık sadece müteahhitlerin peşinde koşulmayacak; tüm sorumlular mahkeme önünde hesap verecek. Türkiye’yi depreme hazırlamak için farklı beklentilere girmeyin. Mevcut sistem etkili bir şekilde çalıştırıldığında çok şey yapılabilir. Halka gerekli eğitimler verilmedikçe hiçbir şey düzelmeyecek. Depreme dirençli kentler oluşturmak için yöneticilerin ilk yapması gereken şeyleri vurguluyorum. O binayı kaçak yapmanın, depreme uygun inşa etmenin sonuçlarını halk bilmiyor. Belli şeyler eğitimle mümkündür. Bugün arkanı dön, halk kaçak binaları diker. Bir Japon’a, ruhsatsız bir binayı yaptırmak imkansızdır ama bizde şehir kaçak binalarla dolu. Bursa’yı depreme dirençli hale getirmek için başlangıçta paraya ihtiyaç yok. Öncelikle masa başından kalkıp sahaya inmemiz gerekiyor” dedi.
Koordinasyon Ekipleri ve Gelecek
Bursa’yı depreme dirençli hale getirmek için bir koordinasyon ekibinin kurulması gerektiğini ifade eden Naci Görür, “Bu ekipte belediye başkanı, belediye yönetim koordinatörü, halk koordinatörü, altyapı koordinatörü, yapı stoku koordinatörü, ekosistem ve çevre koordinatörü, ekonomi koordinatörü bulunmalıdır. Bu koordinatörler her yaptıkları çalışmayı genel koordinatöre bildirecek. Başkan da sahaya çıkarak, halka açık bir basın toplantısı düzenleyecek. Yapılanları, neler yapılacağını, hangi kurumların destek sunduğunu vatandaşlara açıklayacak. Siyaset yapmadan, bu ülkenin sahibi olarak gözetim ve denetim işlerini üstleneceksiniz. Bizim için tehlike oluşturan şey fay sistemleridir. Bu faylar Türkiye coğrafyasında depremlerin mekanizması olarak 14 milyon yıl önce oluştu. O günden bu yana depremler devam ediyor ve edecek. Bizi tehdit eden faylar nerede? Bu faylar, 7 ve üzeri büyüklükte depremler üretebilir. Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kuzeyinde bulunuyoruz. 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem olduğunda, Bursa’nın zemini zayıf olduğu için en fazla hasar görecek bölgelerden biri olacaktır” şeklinde konuştu.
6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin öncesinde Hatay ve Malatya’da deprem olacağına dair uyarılarda bulunduğunu belirten Naci Görür, “6 Şubat’tan önce ‘Malatya’dan korkuyorum’ demiştim. 3 gün sonra 50 binden fazla insan hayatını kaybetti. Fayın iki tarafındaki kara parçaları yılda 2-3 milimetre hareket eder. Zamanla, sürtünmenin hareket etmeye izin vermediği noktalarda enerji birikir ve deprem oluşur. Eğer bu bilgileri bilmeden, herhangi bir yerde yerleşim alanı kuruyorsanız, ya depreme dirençli bir binada oturmalısınız ya da sağlam bir zemine güvenmelisiniz. Fay kırıldığı an inanılmaz bir enerji ortaya çıkar ve önüne geleni yok eder. Siz de bu durumu göz önünde bulundurmalısınız” dedi.
Birlikte Hazırlık Gerekliliği
Merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin, deprem güvenliği konusundaki önlemlerde birlikte hareket etmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Naci Görür, “Yerel yönetim etkili olabilir ama merkezi yönetimin temsilcisi illerde valilerdir. Merkez hükümet ve vatandaş, birlikte, şefkatle ve hoşgörüyle hazırlık yapmadığı sürece bir şehri dirençli hale getiremeyiz. Belediye başkanına yetki verilmeli ve hükümetin rızasıyla çalıştığına dair bir yasa çıkarılmalıdır. Kentleri depreme dirençli hale getirecek yasalar oluşturulmalı. Bursa’nın mikro bölgeleme çalışmalarının dikkatlice yapılması gerekiyor. Fay haritaları hazırlanacak ve depremin hangi bölgelerde daha yıkıcı olacağı belirlenecek. Bursa’nın geleceği için bilimsel çalışmalar bir an önce başlatılmalıdır” şeklinde konuştu.