Muğla’da Olası Risk Değerlendirmesi Toplantısı
Muğla’da gerçekleşecek Olası Risk Değerlendirmesi Toplantısı, bölgedeki potansiyel tehlikeleri ve önleyici stratejileri tartışmak üzere uzmanları bir araya getiriyor. Katılımcılar, güvenli bir gelecek için önemli kararlar alacak.
Muğla’da Olası Risk Değerlendirmesi Toplantısı Gerçekleştirildi
Muğla İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürlüğü, Ege Denizi Santorini Adası ve çevresindeki sismik aktiviteye yönelik Olası Risk Değerlendirmesi Bölgesel Koordinasyon Toplantısı düzenledi. Toplantı sonrası AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, Afetlere Müdahale Genel Müdürü Dr. Sadi Ergin, Bodrum Kaymakamı Mustafa Çit, Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, Prof. Dr. Levent Gülen ve birçok uzman araştırmacı Bodrum’un Turgutreis Mahallesi’nde bir araya geldi. Kaymakam Çit, burada yetkililere harita üzerinden detaylı bilgiler sundu.
İncelemelerde bulunan heyet, bölgedeki deprem, tsunami ve volkanik patlamalarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
‘Vatandaşlarımızın Panik Yapmasına Gerek Yok’
Son gelişmeler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Orhan Tatar, “Son 10-15 gündür bölgemizde ciddi bir sismik aktivite gözlemleniyor. Bugün itibarıyla bu sismik aktivite yaklaşık 2 bine ulaştı. Bu depremler arasında 5 ve üzeri büyüklükte toplam 5 deprem meydana geldi ve bunların en büyüğü 5.2 şiddetindeydi. Bu depremler, farklı kıyılarda ve bölgelerde hissedildi. Geçen hafta AFAD koordinasyonunda bir toplantı gerçekleştirdik. Birçok bilim insanı katıldı ve konu detaylı bir şekilde değerlendirildi. Olası riskler üzerinde tartışmalar yapıldı ve bölgesel koordinasyon toplantıları düzenlenmesi kararlaştırıldı. Volkanik patlama ve tsunami konuları da ele alındı. Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner ve ekibinin yaptığı modellemelere göre, olası bir tsunami durumunda kıyılarımıza en erken ulaşma süresi 1 saat olarak öngörülüyor. Ancak, bu kıyılarımızda herhangi bir yıkıcı etki yaratmayacak.” dedi.
‘Farkındalık Faaliyeti Yürütüyoruz’
Prof. Dr. Tatar, sözlerine şöyle devam etti: “AFAD olarak vatandaşlarımızı bu konuda bilgilendirmekle yükümlüyüz. İl ve ilçe planlarımızı değerlendiriyoruz ve farkındalık faaliyetleri yürütüyoruz. Vatandaşlarımızın panik yapmasına gerek yok; devletimizin tüm organları bu konuda gerekli çalışmaları yürütüyor. Sosyal medyada yer alan yanlış bilgilere itibar edilmemeli, resmi kanallardan yapılacak açıklamalar dikkate alınmalıdır. Bu toplantının devamı yarın Aydın’da yapılacak ve oradan Didim’e geçeceğiz. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, ilk bilgiyi aldıktan sonra AFAD’a tsunami uyarısı yapıyor. AFAD, ihtiyaç durumunda yerel yönetimlere ve vatandaşlara Afet Yönetimi ve Karar Destek Sistemi (AYDES) aracılığıyla kısa mesaj, ezan sistemi, yerel mobil siren sistemleri ve titreşimli mesaj yöntemleriyle bilgi iletecektir.”
‘Yapmamız Gereken Kıyıdan Uzağa Gitmek’
Tsunami ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, “Geçmişte yaşanan olaylara baktığımızda, geçmişte gördüğümüz durumlar gelecekte de tekrar edebilir ama can kaybı yaşanmayacak. Depremlerin olduğu bölgede tsunami oluşma potansiyeli bulunuyor. Tsunami Türkiye kıyılarına ulaştığında, gücü azalacak ve yıkıcı etkisi kalmayacak. Süre 1 saat ve bizim yapmamız gereken kıyıdan daha uzağa gitmek. Korkmaya gerek yok, bu süreçte zamanımız var. Zaten uyarı sistemleri devreye girecek ve durum ansızın meydana gelmeyecek. Kıyıdan uzaklaşarak olası zararı en aza indirmek mümkündür.” açıklamalarında bulundu.
‘Patlama Tehlikesi Yok’
Volkanik patlama ile ilgili olarak Prof. Dr. Levent Gülen ise “Sismik deprem aktivitesi 25 Ocak’tan beri devam ediyor. Yer kabuğunun derinliklerinde yükselen magma, bir magma odasında yer almakta. Bu ortamda basınç ve sıcaklık oldukça yüksek. Ayrıca hidrotermal çözeltiler ve gazlar da bulunmakta, bu da basınç oluşturarak hidrokraking (hidro parçalama) sürecine neden oluyor. Küçük depremlerin oluşmasının nedeni de budur. Bu hidrokraking sürecinde bölgede 8 adet normal fay mevcut. Bu faylardan bazıları volkanik sebeplerle tetiklenebiliyor ve 5 büyüklüğündeki büyük depremleri oluşturabiliyor. Magma odasının derinliği 7 ila 12 kilometre arasında ve yüzeye ulaşabilmesi için 7 kilometre daha mesafe var. Şu an itibarıyla herhangi bir patlama tehlikesi bulunmamaktadır. Eğer bu sismik aktivite, sığ bölgelere 2-3 kilometre kadar yaklaşırsa volkan püskürmesinden bahsedebiliriz. Gaz çıkışı sırasında mesafeyi göz önünde bulundurursak, Türkiye kıyılarına uzaklık 140 kilometreden fazla olup, gazın taşınması sırasında seyrelme olacaktır. Dolayısıyla Santorini’de gözlemlenen ölümler gibi bir durum yaşanmayacaktır. Çıkan gazların kimyasal analizleri sürekli yapılmakta ve çıkan gazların yüzde 90’ının karbondioksit olduğu saptanmıştır. Volkan tehlikesi açısından paniğe kapılacak bir durum yoktur. Durum 7 gün 24 saat izlenmekte, vatandaşlarımız bu konuda müsterih olsun.” şeklinde konuştu.